Bu günlerde AKP içinde ve dışında “AKP’nin yanlışları”
konuşuluyor. Ekonomide, siyasette, eğitimde, özellikle de dış
politikada yaptığı hataların sonuçları tartışılıyor. Geçen hafta
aralarında siyasetçi, bürokrat, diplomat ve işadamlarının da olduğu
kalabalık bir grupla yemekte buluştum. Ortadoğu, Asya ve Kuzey
Afrika’yı çok yakından tanıyan isimler. Libya’dan Mısır’a, Irak’tan
Suriye’ye ve İran’a, Rusya’dan Çin’e... irtibatları var.
FİNCANCI DÜKKÂNINA FİL GİRDİ
Yaşamlarının önemli bir bölümü bu ülkelerle ilişkileri kurmakla
geçmiş kişiler. Şimdi emekli olsalar da gelişmeleri yakından takip
ediyorlar. Fazla dinleyen olmasa da gördükleri yanlışları
ilgililere ulaştırdıklarını söylediler.
Özellikle Davutoğlu dönemindeki yanlışlara vurgu yaptılar. Bu
dönemde yaşananları “fincancı dükkânına filin girmesine”
benzettiler. Davutoğlu’nun fantezilerinin Türkiye’ye faturasının
çok ağır olduğunu ifade ettiler.
ÜÇ BÜYÜK YANLIŞ
Sohbette, geçmişte yaşananlar anlatıldı. Çoğu gün yüzüne çıkmamış
anılar. 30 saat aralıksız süren müzakereler, gizli görüşmeler,
otellerde yaşananlar, ilginç tartışmalar... Bir de bölge
ülkeleriyle yapılan her görüşme sonrası Amerikalıların hemen
damlaması...
Konuşmalarda özellikle AKP’nin dış politikadaki üç yanlışı üzerinde
duruldu. Özetle şu görüşler öne çıktı:
SADDAM KALMALIYDI
Irak’ta Saddam kalmalıydı. Amerika bir karar vermiş olsa da
Türkiye’nin tavrı önemliydi. Hiç olmazs...