AKP yıllardır aynı taktiği izliyor. Önce kendi seçmenini
kemikleştiriyor. Sonra kemik seçmen kitlesini genişletmeye
çalışıyor. Kendinden olmayanları da düşman ilan ederek yola devam
ediyor.
Kamuya memur-işçi alımında, ihalelerde, devlet bankalarının
kredilerinde, … hep “dost, düşman” kriterlerine göre adım atıyor.
Kamu kaynakları ile toplumun yarısını yanına çekerek iktidarını
sürdürmeyi amaçlıyor.
VAZGEÇMİYOR
Bu politika ülke için tehlikeli olsa da, ülkeyi ortadan ikiye bölme
gibi bir sonuç yaratsa da AKP vazgeçmiş değil. Toplumu germeyi
sürdürüyor. Türkiye Barolar Birliği, Türk Tabipler Birliği, TMMOB,
… gibi kuruluşlardaki “Türk” adını çıkarma, bu kuruluşları bölme
girişimine devam ediyor.
Önümüzde yine seçimler var. Aynı taktik yine devrede.
Ama bu politika AKP için de pek hayırlı görünmüyor. Geçmişte bu
yolla günü kurtarmış olsa da zamanla bedelini ağır ödeyeceği belli.
O kendi dışındakileri düşman görürken, dışladıkları da onu düşman
görmeye ve kemikleşmeye başlıyor.
'EN ÇOK TERZİMİ SEVERİM'
İzlenen politika ile halk içinde bulunan yanlış eğilimleri
kuvvetlendiriyor.
Nasıl mı? Son bir örnekle anlatayım:
Ankara’da devam eden bir sanat fuarı var. “ARTANKARA”. Fuarın
açılışı çok kalabalıktı. Aylardır, hatta yıllardır birbirlerini
görmeyenler fuarda buluşmuştu. ODTÜ’lü bir grupla sohbet ediyorduk.
Bunlar o dönemde sağ grup içinde yer almış kişiler. Bir arkadaşları
geldi. O da solcuymuş. “Ooo bu tür toplantılara siz de gelir
miydiniz?” dedi.