Havaalanında güvenlikten
geçiyorum.
Görevliler çok dikkatli.
Önümde bir kadın ve oğlu var.
Genç üniversite çağında.
Valizini X Ray cihazına verdi.
Güvenlik görevlisi dikkatli bir şekilde inceledi.
Birkaç kez ileri geri getirdi.
Sonra genç ve annesine seslendi:
“Valizinizi açar mısınız?
İçinde takoz gibi bir şey var.”
Anne ve oğul çok şaşkındı.
“Böyle bir şey olamaz.
Çantamızda birkaç giysi ve kitap var.
Mümkün değil” dediler.
Güvenlik görevlisi pek oralı olmadı.
Çantayı açtırdı.
Birkaç giysi ve kitap…
“Tamam” dedi ve geçtiler.
Olayı hayretle izledim.
Güvenlik görevlisi işini yapıyordu.
Bilmediği bir madde görmüştü.
İncelemek istedi.
Bunda garip bir şey yok.
Ama benim şaşkınlığım şu oldu:
Bu işleri yapanlar…
Maddeler konusunda tecrübeli olmalı.
Kitap görüntüsünü hemen anlamalı.
Demek ki çantalarda pek rastlamamışlar.
Bu nedenle de kitabı “takoz” gibi görmüşler.
Ne kadar vahim bir durum değil mi?
Olay sonrası genç ve annesi ile tekrar karşılaştım.
Aynı uçaktaymışız.
Yaşadıklarını konuştuk.
Şaşkınlıklarını hala atamamışlardı.
“Yolcular yanında hiç mi kitap taşımıyor.
X Ray cihazından hiç mi kitap geçmiyor?
Görevliler bundan mı anlayamadı.
Bunu düşünüyoruz” diye hayıflandılar.
“Kitap” ve “takoz” …
İnsanın içini acıtıyor.
---
Meclis etrafında sıkı güvenlik önlemi vardı.
Polislere ne olduğunu sordum.
Sahipsiz hayvanlarla
ilgili yasa görüşülüyormuş.
Yasaya karşı çıkanlar…
Meclis içinde ve dışında eylem yapıyormuş.
Komisyonda sert tartışmalar…
Öne çıkan hayvan köpekler…
Bir yanda köpeklerden zarar görenler…
Çocuğunu kaybedenler…
Diğer tarafta “köpekleri öldürtmeyiz”
diyenler.