Ekonomi dikiş tutmuyor. O kadar kırılgan ki en ufak bir dış
operasyon bile ortalığı yangın yerine çevirebiliyor. Sabah erken
saatlerde Asya piyasalarında küçük miktardaki paralarla yapılan
müdahaleler bile ortalığı karıştırabiliyor.
Döviz kurları tutulabilmiş değil. Herkesin gözü piyasalardaki
kırmızı ve yeşil oklarda. Sanayici üretim için yapacağı ithalatı
hesaplıyor. Çiftçi ithal gübre, ilaç, tohum, ... derdinde.
ATILACAK ADIMLAR
Ekonomide atılması gereken adımlar olduğu konusunda herkes
hemfikir. Ama hükümet krizin pek farkında değil gibi. Erdoğan son
günlerde “yapısal sorunlara” vurgu yapmaya başlasa da hükümet
üyeleri sorunları halının altına süpürme derdinde.
Hâlâ “kriz yok” diyenler var. Krizin suni olduğunu iddia
ediyorlar.
TEŞHİS ÇÖZÜMÜN YARISI
Doktorlar teşhisin tedavinin yarısı olduğunu söyler. Ekonomi için
de aynı. Teşhis doğru konulursa, çözümün önü açılır.
“Kriz yok” anlayışıyla, krize çözüm getirmek pek mümkün
görünmüyor.
Kriz yoksa halktan ne için tasarruf istenecek?
30 AĞUSTOS
Geçtiğimiz günlerde 30 Ağustos Zafer Bayramını kutladık. Atatürk
Kurtuluş Savaşını başlatırken, önce iç cepheyi birleştirmişti.
AKP de yaşananlar için “2. Kurtuluş Savaşı” diyor. Ama Atatürk’ü
örnek almıyor. Gereğini yapmıyor. Tam tersine iç cepheyi bölecek
adımlar atıyor.
Eğitimde “İmam-Hatip”, ekonomide “yandaş”, siyasette “yüzde 50’yi
kemikleştirme”, ... politikalarına devam ediyor.
FATURA YÜKSELİYOR