“Açılım” sürecinde HDP’nin havası yerindeydi. Hükümetle ilişkiler iyiydi. Hatta hükümet ortağı gibiydiler. Bakanlarla sık sık bir araya geliyorlardı. Toplantılarda bacak bacak üstünde atıyorlardı. Kebap partileri yapıyorlardı.
Meclis’te yürüyüşleri bile değişmişti. Etrafa küçümseyen bir edayla bakıyorlardı. Burunlarından kıl aldırmıyorlardı.
PEŞ PEŞE DARBELER
Ama bir anda işler tersine döndü. “Açılım”süreci bitti. “Müzakere”değil, “mücadele”dönemine geçildi. ABD’nin “Durmak yok, yola devam”talimatıyla başlatılan şehir savaşı yenilgiyle sonuçlandı.
BARZANİ REFERANDUMU
PKK’nın kalkışması fiyasko ile sonuçlanınca, Irak’ta “Bağımsız Kürdistan”hamlesi geldi. Barzani tüm uyarılara rağmen halk oylamasını yaptı. Ama sonrası tam bir felakete dönüştü. Bölge ülkeleri bir araya gelerek harekete geçti. 1. Körfez Savaşı sonrasında elde edilen tüm kazanımlar(!) heba oldu.
Irak Kürt Bölgesel Yönetimi memurların maaşlarını bile ödeyemez hale geldi. Halk Barzani’nin partisinin bürolarını yağmalamaya başladı.
HALK UZAKLAŞTI
Yaşanan gelişmelerin HDP’yi etkilememesi de düşünülemezdi. Öyle de oldu. Bölgede psikolojik üstünlüğü tamamen kaybetti. Örgüt uzun süredir içe dönmüş durumda.
Halk HDP’den uzaklaştı. Şu anda baraj sorunu var. Bunu HDP’liler de tespit ediyor. “HDP’den ayrıldılar, ama başka bir yere gitmediler, yeniden kazanabiliriz” diyerek teselli buluyorlar.