Sıcak para girişi…
Müjde olarak sunuluyor.
“Ekonomide işler iyi” diye gösteriliyor.
Ama geçmiş tecrübeler başka şey söylüyor.
Turgut Özal dönemi…
Kambiyo rejimi değiştirildi.
Sermaye hareketleri serbestleştirildi.
Türkiye “sıcak para” ile tanıştı.
Sonra olanlar oldu.
Ekonomistler şöyle değerlendiriyor:
“Sıcak para uyuşturucuya benzer.
Aldıkça rahatlarsınız, uyuşursunuz.
Almadığınızda dengeniz bozulur.
Türkiye’nin son 45 yılda yaşadıkları…
Hep böyle oldu.
Sıcak parayı kovmak istedik…
TL değer kaybetti.
Ekonomik büyüme duraksadı.
Bunu önlemek için faiz artırdık.
Sıkı para politikası uyguladık.
Sıcak para tekrar geldi.
Sorunlar bitti gibi oldu.
Ama kısa süre sonra tekrar ortaya çıktı.
Sıcak para ekonominin afyonu.”
Ekonomideki kırılganlıklar…
Tedavi edilmeyince sıkıntı büyüyor.
“Sıcak para” güç oluyor.
“Sıcak para”nın sahipleri…
ABD, İngiltere ve diğerleri…
Seni “sıcak para” ile esir alıyor.
Dış şoklara karşı da korumasız kılıyor.
Şunu aklımızdan çıkarmayalım.
“Sıcak para”, ayağa kalkmamız için değil…
Olanları alıp götürmeye geliyor.
İzlenen politika…
Aynı Derviş sonrasındaki gibi…
Şirketleri dövizle borçlanmaya yönlendiriyor.
Son bir yıldaki rakam ürkütücü.
10 kat artış var.
Yıllık 10 milyar dolar.
Uzmanlar uyarıyor:
“Bu gidişin sonu kötü.
Birçok şirketimiz risk altında.
Fabrikalarımız yok pahasına yabancıların
olabilir.”
Elbette yabancı sermaye gelmeli.
Ama bizi soymaya değil…
Fabrikalar, üretim tesisleri kurmalı.
Üretmeye yönelik olmalı.
Tahvil, bono, borsa, …
Bunların fazla bir hayrı yok.
Bu arada;
OVP’nin üretimi destek ayağı etkin değil.
Yatırım Taahhütlü Avans Kredisi Programı çalışmıyor.
Acilen harekete geçirilmeli.
Tekrar tekrar uyarıyoruz.
Kulağımıza gelen bilgiler…
Londra’dan gelen haberler…
Mafyalaşmış uluslararası finans kuruluşları devrede.
“Swapları açın” diye bastırıyor.
Bazı güvenceler konuşuluyor.
Bu konuda verilecek tavizin…
Yapılacak hatanın geri dönüşü yok.
Türkiye’nin güvenliği tehlikeye girer.
“Kademeli açın” dedikleri aldatmaca.
Sürekli genişlemeye zorlayacaklar.