İsveç’in NATO üyeliği…
ABD ile ilişkilerde bahar havası (!) algısı…
Amerikalıların ziyaretlerinin artması.
Ekonomi yönetiminin ABD’de para arayışları.
Mafyalaşmış finans kuruluşlarının açıklamaları…
Türkiye’ye övgüler(!)
Uzatılan havuçlar…
Ülkemizdeki Amerikancılar…
15 Temmuz öncesi…
Fethullah Hoca’yı yere göğe koymazlardı.
Çektirdikleri fotoğraflar, aldıkları hediyeler…
Evlerinde baş köşelerdeydi.
ABD’ye laf söyletmezlerdi.
15 Temmuz’da bozguna uğrayınca çark ettiler.
ABD’ye atıp tutmaları taktikseldi.
Ukrayna savaşı başlayınca iktidar bocaladı.
Bunlar hemen topa girmeye çalıştılar.
ABD cephesinde yer aldılar.
15 Temmuz sonrası susmuşlardı.
Kendilerini unutturdular.
Kimisi renklendi, kimisi maske taktı.
Son günlerde yeniden kıpırdanıyorlar.
Bazıları maskeyi çıkardı.
ABD’nin Türkiye için önemini vurguluyorlar.
“İktidar rotayı Batı’ya çevirdi.
Eski günlere döneceğiz” diye umutlular.
PKK/DEM Parti de aynı noktada.
“İktidar ABD’ye yanaşırsa biz de rahatlarız.
ABD bizi yedirmez” düşüncesindeler.
Amerikancıların tezleri özetle şöyle:
“ABD ile ilişkilerde hava değişti.
F-16 işi tamam.
S-400’lerden vazgeçtik mi…
F-35’e tekrar döneriz.
Son gelen ABD’li Nuland.
ABD derin devletinde etkili.
Bunu çok açık bir şekilde ifade etti.
Bu fırsat kaçmamalı.
NATO Türkiyesiz yapamaz.
Şimdi görev bize düşüyor.
İstediklerini yaparsak para da gelir.
Ekonomiyi de kurtarırız.”
Teslimiyetin gerekçelerini uyduruyorlar.
Türkiye, İsveç’in NATO üyeliğini onayladı.
Biden Kongre’ye mektup yazdı.
Göklere çıkardılar.
Satışa onay verecek Dış İlişkiler Komitesi’nin de üyesi olan
Senatör Chris Van Hollen
bazı güvencelerden söz etti.
Ayrıntılar da verdi.
Hepsi kulaklarını tıkadılar.
Çok dillendirilen bir başka konu:
“ABD yanlış yaptığını gördü.
Bölgede Türkiyesiz yapamaz.
ABD’nin Türkiye’ye ihtiyacı var.
Bu nedenle bizle iyi geçinmek zorunda.”
ABD’nin bölgemizdeki hedefi belli.
Irak’ı, Suriye’yi bölmek.
2 İsrail Devletini kurmak.
Akdeniz’e uzanan bir koridor açmak.
Türkiye’den istenen de ortada.
Türkiye’nin görevi ABD’nin ihtiyaçlarını karşılamak mı?