Atatürk’ün vasiyeti…
Rusya ile dostluk…
Boşuna söylenmiş bir söz değil.
Atatürk geleceği görüyordu.
Dünyadaki gelişmeleri iyi analiz ediyordu.
Bu vasiyete uymadık…
ABD’nin isteğiyle NATO’ya girdik…
Soğuk savaş dönemi, Rusya düşmanlığı…
Başımıza gelmeyen bela kalmadı.
Belaların faili de hep aynıydı.
Başta ABD olmak üzere Batı.
Son yıllarda işler değişti.
Türkiye, Rusya, Çin, İran, Venezuela, Küba, …
Hepsi ABD’nin hedefinde.
Kaderimiz ortaklaştı, yeni dostluklar oluştu.
Rusya ilişkilerinde taşlar yerine oturmaya başladı.
Erdoğan-Putin sürekli temas halinde.
Ama bu ilişkiyi bozmak isteyenler de az değil.
Hem dışarıda, hem ülkemizde…
Hatta iktidarın da içinde…
“Denge politikası” diye ortaya çıktılar.
“ABD ile Rusya’ya eşit uzaklık” dediler.
“Rusya ile Ukrayna dengesinden” söz ettiler.
Türkiye’nin yönünden rahatsızlardı.
Yeniden Batı’ya çevirmeye çalıştılar.
“Denge politikası” devam ettirilemezdi.
Bunun farkındalardı.
Amaçları Rusya’nın Türkiye’ye güvenini sarsmaktı.
Bu hesabın pususuna yattılar.
Litvanya’daki son NATO zirvesi.
Öncesinde yapılan AB açıklamaları.
Erdoğan-Biden görüşmesi.
Bu ekip adeta bayram yapıyordu.
“Türkiye yeniden yönünü Batı’ya çevirdi”
diye sevinç çığlıkları attılar.
Hiçbir fırsatı kaçırmıyorlardı.
Suriye’de, Ukrayna’da, Karadeniz’de…
Türkiye ile Rusya karşı karşıya gelir miydi?
Bütün beklentileri buydu.
Yalan haberleri doğruymuş gibi sundular.
ABD’nin verdiği binlerce TIR silaha ses
çıkarmadılar.
“Rusya PYD ile görüşüyor” yalanına sarıldılar.
En büyük avantajları ekonomiydi.
Türkiye’de işler iyi gitmiyordu.
Acil paraya ihtiyaç vardı.
Batı’dan gelecek “sıcak paraya” bel bağladılar.
“Sıcak parayla” Türkiye satın alınır mıydı?
Politikalar değişir miydi?
Sürekli bunun planlarını yaptılar.
KKTC’de yaşanan son olay…
Yeşil Hat üzerindeki Pile Köyü…
Ulaşımı kolaylaştırmak isteniyordu.
Pile-Yiğitler yolu yapılıyordu.
BM Barış Gücü engellemeye kalktı.
Uygun bir şekilde etkisiz hale getirildi.
KKTC Cumhurbaşkanı Tatar,
“Niyetleri köyde yaşayanları göçe zorlamak. İzin vermeyeceğiz” dedi.