Uygulanan ekonomik program…
Halka olumlu bir etkisi yok.
Enflasyon yüzde 75’e yükseldi.
“En yükseğine geldik.
İnişe geçiyoruz.” deniyor.
Bu ucuzluk anlamına gelmiyor.
Fiyatlar yükselmeye devam edecek.
Artış yavaşlayacak.
Asgari ücret çoktan açlık sınırının altında…
Vatandaşın dayanma gücü kalmadı.
İzlenen politikalar basit.
Tüketimi düşürmek için kararlar alınıyor.
Kredi kartı faizlerini yükseltme…
Taksit ve limitleri düşürme…
Yüzde 65’lere varan kredi faizleri
ve diğer önlemler…
Sonuç şu: Tüketim malı ithalatı yüzde 22,7 arttı.
Ara mal ithalatı yüzde 15,9’a geriledi.
Sanayi üretimi yüzde 5,9 düştü.
Sanayici sıkıntıya girermiş…
Üretim düşermiş…
Büyüme dururmuş…
İşsizlik artarmış…
Bunlar hesaba katılmıyor.
“Batan batar, kalanlarla yola devam” havası esiyor.
Peki izlenen politikalardan mutlu olan yok mu?
Elbette var, yabancılar.
Sıcak paracılar çok mutlu.
Neden mi? Kısaca anlatalım:
Son dönemde gelen sıcak para…
30-40 milyarlar konuşuluyor.
Uluslararası tefeciler…
2 ay önce paralarını TL’ye çevirenler…
Fon, tahvil ve borsaya yatıranlar…
Ortalama aylık kazançları yüzde 4 ile 6 arasında oldu.
Hem de dolar bazında.
Masraflar çıktıktan sonra iki aylık kazanç…
Yüzde 8-12 arasında.
Risk alıp iki kat fazla da kazananlar var.
ABD’de 2-3 yılda elde edecekleri kâr…
Türkiye’de 2 ayda kazandılar.
Hem de ellerini sıcak sudan soğuk suya sokmadan.
Peki bu kârları kim ödedi?
Demirel’in dediği gibi gökten para yağmadı.
Biz ödedik.
85 milyon vatandaşa fatura edildi.
Bu yöntemle ekonomi ayakta kalır mı?
Tek dertleri verdikleri parayı geri tahsil etmek.
Bunun için koşullar öne sürüyorlar.
Asgari ücrete zam yapma…
Emeklinin maaşını fazla artırma…
Kamu yatırımlarını durdur…
Bunlar sadece birkaçı.
Bir de siyasi talepleri var.
FETÖ ve PKK’ya dokunma.
Suriye’de PKK devletçiğine itiraz etme.
Doğu Akdeniz’de haklarından vazgeç.
Kıbrıs’ta, Ege’de sözümüzden çıkma.
Rusya’ya yaptırımlara uy….