Geçtiğimiz hafta bayram atmosferinden ve gerekse elimde olmayan
bazı sebeplerden ötürü haftalık yazımızı yazamamıştık. Yazamadık
ama yazarların yazılarını kaçırmadan okuduk. Medyadan, dünya ve
ülke gündemini dikkatlice takip ettik. Ayrıca bayram münasebetiyle
eş, dost, arkadaş ve sivil toplumla bir araya gelme fırsatını
bulduk. Söz Konusu ülke gündemi konusunda değişik fikirlerden bir
hayli konuşmalar dinledik.
Bu dinlediklerimizden anladığımız konu; ülkemizde hak, hukuk ve
adaletin olmaması konusunda hemen herkesin hem fikir olması idi.
Konuyu bu minval üzere tartışanlar, aynı zamanda siyasetçilerin
birbirlerini eleştirirken, üsluplarını seviyesiz ve basit olduğunu
söylüyor ve geçmiş liderlerden güzel örnekler veriyorlardı. Buraya
kadar evet, söyledikleri çok doğru lakin kendilerine öz eleştiri
yapmak hiç akıllarına gelmiyordu.
Söz konusu ettiğimiz bu topluluk; aynı zamanda bütün Türkiye
toplumunu yansıtmaktadır. Yani herkes ben konuşayım diyor. Dinleme
ve anlama şuurundan yoksun, benim dediklerim doğru, ben daha iyi
biliyorum. Benim liderim ne yaparsa doğrudur. Yanlışta olsa onun
bir bildiği vardır diyerek odunumun parası der gibi, dolaysıyla her
kafadan bir ses gelmekte. Peki, böylesi bir ortamda sağlıklı olarak
ne tartışılabilir? İnsanlarda bir konuşma hastalığı var. Dinleme ve
anlama şuuru yok. Öyleyse biz nasıl bilinçli ve şuurlu bir toplum
haline gelebileceğiz.