'Yeşil ipek gömleğinin yakası,
Büyük zamana düşer.
Her şeyin fazlası zararlıdır ya;
fazla şiirden öldü Edip Cansever’ demişti Cemal Süreya onun için.
Kendi hikayemin satırbaşlarıyla, kilometretaşları arasında gidip gelirken, bunaldığımda ruhumu şiirle dinlendirip, dizelerde demlenirken baktım 1986 yılının bir 28 Mayıs günü göçmüş bu diyardan Edip Cansever...
Anmadan duramadım, yazmadan yapamazdım...
Bir kişiye bile şiir getireceksem bu sosyal medya mecrası vasıtası ile; hakkı kalmasın üzerimde, saygı, hasret ve rahmetle Edip Cansever’e...
Yine onun kaleminden dizelerle selam olsun büyük şaire...
‘Adam yaşama sevinci içinde
Masaya anahtarlarını koydu
Bakır kaseye çiçekleri koydu
Sütünü yumurtasını koydu
Pencereden gelen ışığı koydu
Bisiklet sesini çıkrık sesini
Ekmeğin havanın yumuşaklığını koydu
Adam masaya
Aklında olup bitenleri koydu
Ne yapmak istiyordu hayatta
İşte onu koydu
Kimi seviyordu kimi sevmiyordu
Adam masaya onları da koydu
Üç kere üç dokuz ederdi
Adam koydu masaya dokuzu
Pencere yanındaydı gökyüzü yanında
Uzandı masaya sonsuzu koydu
Bir bira içmek istiyordu kaç gündür
Masaya biranın dökülüşünü koydu
Uykusunu koydu uyanıklığını koydu
Tokluğunu açlığını koydu.
Masa da masaymış ha
Bana mısın demedi bu kadar yüke
Bir iki sallandı durdu
Adam ha babam koyuyordu...’