Bilim adamları, insanlığın son elli yılda, ondan önceki beş bin yıldan daha çok değiştiğini söylüyor. Elbette bunu yapan teknoloji. Ve ne acayiptir ben ve benim kuşağım; bu topyekün değişimin tam da ortasına denk geldik.
Atari’lerle, Commodore 64’lerle başlayan bilgisayar maceramız bambaşka bir boyut kazandı.
Nokia’larla, Ericsson’lar hayatımıza giren cep telefonları, çoktan vaz geçilmez bir uzvumuz halini aldı.
Sorun kendinize kaç saat çevrimdışı kalabilirsiniz? Bir yoklayın bakalım kendinizi, kaç gün internetsiz, sosyal medyasız durabilirsiniz?
Muhteşem bir hız ve haz çağı kuşatmış durumda etrafımızı. Yemekler fast, ilişkiler one night stand. Herkes zamansızlıktan şikayetçi. Süratle sonunu kimselerin kestiremediği bir yerlere doğru gidiyoruz. Ve hatta sürükleniyoruz…
Bu muazzam akışın ortasında durdum, zamanı durdurdum ve kendi hayatıma baktım haftalarca. Hiç acele etmeden, zamanla yarışa girmeden, haddimin çeperlerini asla ihlal etmeden yazdım hikayemi.