Bugün Afife Jale'nin ölüm yıldönümü...
Ömrünü tiyatroya adamış bu sanat kahramanını yıllar önce Hürriyet Gazetesi için yazdığım satırlarla anmak istedim...
Ölüm sessizce ama beklenen zamanda gelmişti. Balıklı Rum Hastanesi’nin karanlık bir odasında yatan, bir deri bir kemik kalmış incecik genç kadın için azrailin soğuk dokunuşu hiç de sürpriz olmadı.
Titremeler içinde yatarken iri kara gözlerini son bir kez açtı. Sanki salonu doldurup onu ayakta alkışlayan hayranlarına o zarif selamını vermek istiyordu. Bir de kulaklarında o eski melodi yankılandı;
"Beni de alın koynunuza hatıralar/ Dolanıp kalayım
bir an boynunuza hatıralar"
Sonra gözleri sonsuza dek kapandı. Adını tarihe altın harflerle
yazdıran Türk Tiyatrosunun ilk kadın oyuncusu Afife Jale’nin
alkışlarla açılan, acılarla yoğrulan hayat perdesi işte böyle
inmişti. Takvimler 73 yıl önce bugünü, 24 Temmuz 1941’i
gösteriyordu.
Osmanlı’da Türk ve Müslüman kadınların sahneye çıkması yasaktı. Ama yüreği tiyatro ateşi ile yanan Afife, henüz 16 yaşındayken kararını vermiş, yolunu seçmişti. Jale takma adını kullanarak Darülbedai’ye başvurdu ve Muhsin Ertuğrul’un özel izniyle stajyer olarak sahneye çıkan ilk kadın tiyatrocu ünvanını kazandı. Ama bu yolculuk kolay olmamıştı. “Fahişe mi olacaksın?” diye üzerine yürüyen babasını bir kalemde silip, ailesini bile terk etmişti.