AKP iktidarı, oyların yüzde 50’sini alarak kazandığı 7 Temmuz
2011 seçimlerinden sonra Türkiye’nin hangi sorununa kalıcı ve adil
bir çözüm buldu?
Var mı çözülmüş bir tane esaslı sorun gösterebilecek
olan?
Sakın bana “Başörtüsü” demeyin.
Evet, başörtüsü yasakları kalkmış olabilir ama iktidar bunu
toplumun her kesiminin taleplerine cevap veren özgürlükçü ve
çoğulcu reformlar serisinin bir parçası olarak yapmadı. Tam
tersine, başörtüsü yasağı kalkarken, diğer yandan kasaba
muhafazakârlığını “milletin değerleri” adı altında tüm
ülkeye norm olarak devlet gücüyle dayatan İslamcı toplum
mühendisliği projesi bir abanma halinde uygulanmaya
konulmuştur...
Dolayısıyla başörtüsü, toplumun değişik kesimlerinde özgürlüklerin
en geniş zeminde teneffüs edilmeye başlandığı bir anda
serbestleşmedi. Tam tersine, bireysel hak ve özgürlüklerin
sınırlanması ve İslami olarak görülmeyen yaşam tarzlarının dar
alanlara hapsedilmesi için teşebbüslerin yaygınlık ve istikrar
kazandığı bir dönemde kaldırıldı başörtüsü yasağı.
2011’den bu yana AKP iktidarının, ülkede hukukun işlerliği, hesap
verebilirlik, girişim ve mülkiyet özgürlüğü, basın ve ifade
hürriyeti, insan hakları, çoğulculuk, katılımcılık ve laiklik
namına ne varsa, bunları adım adım ortadan kaldırarak, keyfi bir
İslamcı baskı rejimine dönüşmesini izliyoruz.
Bu rejimin yapısal özellikleri ve siyasi kültürü, toplumu toplum
olmaktan çıkarıp birbirine düşman edilmiş topluluklar toplamına
dönüştüren bir kutuplaşma, içeride ve dışarıda çatışma ve darbe
üretiyor.
Böyle bir rejim ülkenin sorunlarını çözemez, bekleyen acil
reformları gerçekleştiremez. Bu rejim ancak sorunları büyütür,
karmaşıklaştırır ve mevcut olanlara yenilerini ekler.