Bu iktidar o kadar çok yanlış yaptı ki...
Yanlış ortakla çevirdiği yanlış işlerin sonucu, ortaklığın
düşmanlığa dönüşmesi oldu, düşmanların amansız kavgası da
Türkiye’yi çok yanlış bir noktaya sürükledi.
Dış politikasını yanlışlıklar üzerine kurdu, bununla da kalmadı,
yanlışı da yanlış uyguladı. Bir gün mümkün olursa, yanlışı
düzeltmek nesiller sürecek.
Bu iktidar, Türkiye’de toplumsal barışın idamesi için, ülkenin
kalkınmasını sürdürülebilir bir seviyeye, hukuk ve demokrasisini de
yüksek standartlara taşıyacak olan tarihsel ortak projeyi, önündeki
azgın sudan geçmek için sırtına binebileceği bir at olarak gördü.
Suyu geçti, atın kıçına şaplağı vurdu. Çok büyük yanlıştı.
Bu iktidar, yanlışlarını unutturmak için yeni yanlışlar yapmayı,
neden olduğu krizleri yeni krizler tasarlayarak aşmayı, olumsuz
gündemlerini daha olumsuz gündemlerle değiştirmeyi, değişmeyen bir
siyasi hat olarak tercih ve tasvip edegeldi yıllar boyunca.
Ve bunun sonucunda nereye gitti?
Cevabı basit ve kısa: Geriye dönüşü olmayan bir yere...
“Yer” dediysek, bu aşağıya bakan bir yer.
İktidar yanlış üzerine yanlış yaparak kendisini, kendi yarattığı
bir aşağıya burgu dinamiğinin içine hapsetti ve artık oradan
çıkamıyor. Burgu hareketi, zaman geçtikçe “moment” kazanıyor.
Ülkenin kıyaslanabilir ve ölçülebilir niteliklerindeki aşağıya
gidiş hızlanıyor. Tahribat büyüdükçe büyüyor.
Bu momentle birlikte iktidardakiler için riskler de artıyor. Çünkü
düzensizlik ve rahatsızlık fazla. Kapalı sistem çözüm üretme
yeteneğini kaybetmiş, hapsolmuş hararet yükseliyor. Bu durumun
“termodinamiğin ikinci yasası”ndan mülhem adı “siyasi
entropi”dir.