Balyoz Davası’nda tüm sanıkların yeniden yargılanma sonucu beraat ettirilmesi, 31 Mart’ın karanlıklarında kaldı. Aynı gün elektrikler tüm yurtta kesilince ve Çağlayan Adliyesi’ndeki o karanlık terör saldırısı vuku bulunca Balyoz’daki beraat kararlarının ülke için anlam ve önemini yeterince tartışamadık.
2010’dan beri Türkiye’yi derinden sarsarak dönüştüren ve ülkeye ağır maliyetler çıkaran bir yargılama sürecinin beraatlarla nihayete ermiş olmasına bakarak huzur duymak mümkün değildir.
Çünkü Balyoz, sahte delillerle kurgulanmış, adil yargılanma ve
savunma haklarını ayaklar altına alan bir siyasi yargı süreciydi ve
geride, ülkenin geleceğini de karartabilecek bir enkaz yığını
bıraktı.
AKP ve eski iktidar ortağı Gülen Cemaati’nin askeri vesayeti sözde
bitirmek için birlikte dizayn ettikleri bu siyasi dava, ülkeye
sonunda hukuk ve adil yargı hakim olduğu için değil ortaklar savaşa
tutuştuğu için çöktü.
17 Aralık 2013’ten sadece birkaç gün sonra “Milli orduya kumpas
kurdular” dedirten de, askerlerin önünde “Aldatıldık” diye sözde
nedamet getirten de bu kansız iç savaşta “hedef küçültme”
gailesidir.