2011’de Esad rejimini devirmek için yola çıkıp batağa
saplananların şu ana değin yapmadıkları tek şey TSK’yı Suriye’ye
sokmaktı...
Son günlerde ise medyalarına “Ordu Suriye’ye” naraları attırmaya
başladılar ama onların asıl derdi ne Suriye’dir ne de Esad...
Şimdiki dertleri 7 Haziran’da kaybettikleri iktidarı geri
almaktır.
Herhangi bir koalisyon hükümeti kurulmadan önce bir oldu-bitti
yoluyla orduyu Suriye’ye sokmayı başarabilirlerse doğrudan erken
seçime gitme planını da uygulamaya koyacaklardır.
Düşünün ki koalisyon görüşmeleri sath-ı mailindeler ve üstelik
Suriye’ye harekatın lüzumlu olduğuna muhataplarını ikna etmelerinin
imkanı da yok... Bu şartlarda ülkeyi ve ordusunu Suriye’de ateşe
atanlarla kim koalisyon yapar ki? Kim, orduyu Suriye’de nasıl
biteceği belirsiz bir maceraya süren bir liderliğin vebaline
ortaklık edecek kadar aklını yitirmiş olabilir?
Bu varsayılan şartlarda bir AKP-CHP koalisyonu mümkün olamayacağı
gibi, MHP’nin de AKP ile koalisyona gitmesi ilk seçimde intihar
etmekten başka bir anlam taşımaz.
Aslında koalisyon görüşmelerini torpillemek için orduyu herhangi
bir koalisyonun teşkilinden önce Suriye’ye yollamaları bile
gerekmez... Suriye’ye operasyonun eli kulağında olduğu yolunda
kuvvetli bir izlenim uyandırmaları dahi başta CHP olmak üzere
potansiyel koalisyon ortaklarını kendileriyle hükümet kurmaktan
caydırmak için yeter. Zaten sadık medyaları da birkaç gündür bu
hedefler doğrultusunda hummalı çalışıyor.
Yuttururlarsa blöf yoluyla, ya da gerçekten de ülkeyi sınır
ötesinde orta yoğunluklu bir savaşın içine atarak koalisyonu
imkansızlaştırmaları halinde, Cumhurbaşkanı anayasal yetkisini
kullanıp seçimlerin yenilenmesine karar verecektir.