AKP’nin saplantılı ve tehlikeli biçimde kişiselleşmiş Suriye
politikasını yapıp edenlerin “tampon bölge” fantezilerini son
günlerde yeniden dolaşıma sokarak Türkiye kamuoyunu test etmelerini
ilgiyle izliyoruz.
Bu saha hazırlığının genel seçimden önceye rastlaması konuyu daha
ilginç ve bir o kadar da müphem hale getiriyor.
Konu, son aylarda Riyad’daki iktidar değişikliği sayesinde
rehabilite edilen ve bu kez Suriye’de Esad’ı devirme bağlamını da
aşarak İran karşıtı bir bölgesel Sünni paktına dönüşme temayülünde
olan Suudi Arabistan-Türkiye-Katar ittifakı... Ve Ankara-Riyad
ikilisinin Suriye üzerinde egzersizini yaptıkları söylenen,
“karadan Türk-havadan Suudi” diye özetleyebileceğimiz bir askeri
oyun planı.
Fantezi bu ya, Suriye ile kara bağlantısı bulunmadığı için tuzu da
kuru olan Suudi Arabistan’ın lüks savaş uçağı koleksiyonunun
desteğinde Türkiye’nin kara ordusu hedef ülkeyi işgal edecek,
burada uçuşa yasak tampon bölgeler oluşturacak ve bu sayede daha da
güçlenecek olan cihatçılarla El Kaideci unsurların baskısı
sonucunda rejim teslime zorlanacak.
Ankara’dakiler, Esad’ı devirmek maksadıyla dört yıldır iç savaş
örgütledikleri Suriye’nin tarumar olmasına yol açtıktan sonra bile
hala kurtulamamışlardır bu tampon bölge saplantısından. Dört yıl
önce mülteci krizi mühendisliği yoluyla Suriye’ye asker sokup
tampon bölge kurmak istiyorlardı; dört yıl sonra Türk üslerinin
IŞİD’e karşı hava saldırıları için kullanılması karşılığında
koalisyonun patronu Amerika’dan tampon bölge rızasını almak
arzusundadırlar.
Bir biçimde Türk ordusunu Suriye’ye sokmanın yolunu aramaktadırlar,
çünkü şu ana kadar yapamadıkları bir tek bu kalmıştır.