Sıcak günler sıcak gündemlerle devam ediyor. Isınan sadece havalar değil, hem ülke içinde hem de ülke dışında hareketli günler yaşıyoruz. Yıllardır teröre destek veren ülkeler şimdilerde terörün pençesinde. Bumerang gibi kendilerine dönen terörün dini, dili, ırkı ve ülkesinin olmadığını dünya bir kez daha görmüş oldu.
Dünyanın gözü Türkiye'de, Türkiye'nin gözü ise İstanbul'da. Haliç Kongre Merkezinde Ak Parti İstanbul teşkilatlarında görevli arkadaşların katıldığı Genişletilmiş İl Danışma Meclisi adeta mahşer alanı gibiydi. Sayın Recep Tayyip Erdoğan'ın teşrifleriyle icra edilen programda Cumhurbaşkanımız hem İstanbul teşkilatına hem de dünyaya anlamlı mesajlar verdi.
“İstanbul'da teklersek Türkiye'de tökezleriz, İstanbul'da metal yorgunluk olursa Türkiye'de paslanırız” diyen Cumhurbaşkanı, “İstanbul'da kıpırdanırsak Türkiye'de şahlanırız” diyerek teşkilata birliğin mesajını verdi. “İstanbul Türkiye'dir ve Türkiye İstanbul'dur. İstanbul sağlam tutulursa Türkiye'de ve dünyada bizi yıkacak güç yoktur” diyen Erdoğan mesajlarını her kademeye vermeye devam etti.
“Hangi işle uğraşırsak uğraşalım, bu şehirde yaşıyorsak bu şehrin hakkını vermeliyiz. İşimizle, aşımızla ve aşkımızla kendimizi İstanbul'a sevdirirsek bu şehir bizi başında taşır, başına taç eyler. Ak Parti iktidarında İstanbul hep lokomotif oldu. Ancak son seçimlerin sonuçlarına baktığımızda Ak Parti İstanbul'da Türkiye ortalamasının altında bir oy oranına sahip. Bu oranların bize verdiği mesajı çok iyi okumamız lazım. Bunun İstanbul'a yakışmadığını söyleyen Erdoğan, bu bir metal yorgunluk ise şapkamızı önümüze koymalıyız ve hiç kimse de bundan alınmamalı diyerek bir uyarıda da bulundu. Bu bir siyasi hareket değil bir davadır. Bizim İstanbul'a ihtiyacımız varken geldiğimiz noktada İstanbul'un bize ihtiyacı olduğunu görüyoruz. Onun için şehrin en kılcal damarlarına kadar girerek, ayak basmadık yer, eline ve gönlüne dokunmadık insan bırakmayarak her taşına hayran olduğumuz İstanbul'u kendimize ram etmeliyiz.”
“Kibirden, gururdan uzak olmalıyız. İdeal siyasetçi koltuğundan güç alan değil oraya güç katandır. Bunu başardığımızda bu millet bize çok daha fazla güç katacaktır. Tevazuda toprak gibi olmaya mecburuz. Ana kademesiyle, kadın kollarıyla ve gençlik kollarıyla yeni bir kan ve yeni bir heyecanla durmadan yola devam etmeliyiz. Dışarıdan ve içeriden maruz kaldığımız baskılar bu mücadeleyi zorlaştırıyor elbet. Bizim de bu şartlara uygun kendimizi yenilememiz ve geliştirmemiz gerekir. Bu aynı zamanda kendimize ve milletimize karşı görevimizdir. Türkiye'nin de buna ihtiyacı vardır. Bunu başardığımızda ülkemizin siyasetini, ekonomisini, güvenliğini ve yatırımlarını daha da ileriye taşıyabiliriz. Bayrak yarışı olan bu hizmeti İstanbul'da yeni arkadaşlarla güçlendirerek sürdürmeye hazırız. Bu değişim tasfiye değildir. Vefayı ön planda tutarak hiçbir arkadaşımızı unutmayacağız. Davasına bağlı herkesin bu partide önü açıktır. Sonunda bir rütbe ve makamın olmadığı bu davada tek gaye Allah rızası olmalıdır.”
“Zaman zaman farklı ortamlarda partim adına birilerinin adeta racon kestiğine şahit oluyorum. Bilinmelidir ki buna ihtiyacım yoktur. Racon kesilecekse bunu bizzat ben keserim. Batıya söylenecek sözleri de gizli kapılar ardında değil milletin önünde söylüyorum. Cumhurbaşkanlığı sözcüsü, hükümet sözcüsü ve parti sözcümüz gerekenleri söylemektedir. Bunun dışındaki açıklamaların bizimle ilgisi yoktur. Söylenecek bir söz varsa biz söyleriz, başkasına ihtiyacımız da yoktur.”