Tam kırk yıldır doğu ve güney doğuda PKK illeti ile uğraştık. Ne zaman belimizi doğrultacak olsak yeni bir hain saldırı ile yeniden sıkıntılı günlerimiz başlıyordu. Her gün kalleşçe bir tuzak ile evlatlarımız şehit ediliyor, annelerimizin bağrına ateş düşürülüyor, kızlarımız dul, çocuklarımız yetim bırakılıyor, milletimizin birlik ve beraberliğine kastediliyordu. Ne idüğü belli olmayan üç beş çapulcu olarak nitelendirebileceğimiz bu kanı bozukların koca bir ülkeyi bu denli nasıl uğraştırdıkları ise ayrı bir konu. Avrupa ve ABD’nin aleni bir şekilde silahla desteklediği bu teröristlere komşularımız da yataklık yapıyordu çünkü. Bulunduğumuz toprakların coğrafi olarak stratejik konumu sadece komşularımızın değil dünyanın diğer ucundaki ülkelerin de iştahını kabartmaya devam ediyor. Değil sınır ötesi harekâtla teröristleri ve yuvalandıkları yerleri vurmak, ülke içindekileri bile vurmaktan aciz olduğumuz günler yaşadık geçmişte. İstihbaratımızı İsrail ve ABD üzerinden yaptığımız zamanları geride bırakalı çok olmadı. Satın aldığımız silahları bile o teröristleri vurmak için kullanabilmemiz satanların iznine tabi iken siz hangi mücadeleyi vereceksiniz. Bir de bunlara içerideki vatan hainleri ve satılmış zevat eklenince sonuç her zaman acı oldu. Bayramlarımız bile kana bulandı tarihte. Siyasi istikrarsızlıklar ve ekonomik dar boğazlar da terörün ve teröristlerin ekmeğine yağ sürüyordu. Siyasi istikrarla birlikte ekonomik refah düzeyi de yükselince dışa bağımlılıktan kurtulmaya başladık. Orta doğuda gelişen olaylardan her ne kadar had safhada etkilenmiş olsak ta ülke içinde birliğimizi muhafaza etmeyi başardık. En son 15 Temmuz hain darbe kalkışmasında bir kez daha içeride ve dışarıdaki düşmanların umutlarını suya düşürdük. Arap Baharı ile birlikte Türk Baharı hayali olanların hayalleri yıkıldı. Uzun süre ses ve solukları kesilenler yeni yeni oyunlarla karşımıza çıktılar. Önce siyasi baskılarla işe başladılar ve bunu başaramayınca da ekonomik ambargoyu denediler. Bunu da...