Sıcak bir Temmuz akşamıydı. Asrın ihanetine hazırlananlar yıllarca içimizde bizden birisiymiş gibi beslenmişlerdi. Bir darbe değildi bu hainlerin planladığı. Türk devletine, Türk milletine ve TSK'ya karşı bir ihanet hareketiydi niyetleri ve planları.
Bu hareket ABD'nin, SSCB'nin çökmesinden sonra Ortadoğu İslam coğrafyasını yeniden dizayn hareketinin bir parçasıydı. ABD'ye göre Ortadoğu'daki yapılanmanın önünde en büyük engel Türkiye idi. Gezi eylemleri ile başlayan sürecin son noktası 15 Temmuzda konacaktı. Bu arada birçok planlar devreye kondu. Mit tırları, 17-25 yargı darbesi, seçimden hükümetin çıkarılamaması, güneyde ve ülkenin her şehrinde PKK'nın terör eylemleri gibi birçok eylemler bu planın bir parçasıydı. En son oyun FETÖ ile oynanmaya çalışıldı ama hiç beklemedikleri bir direnişle karşılaştılar. Başkomutanın çağrısı ile yollara dökülen halk göğsünü tank ve tüfeklere siper edince bütün planlar suya düştü. 249 şehit ve 2194 gazimiz vardı. Bir kez daha şehitlerimize rahmet, gazilerimize şifalar diliyor, aziz hatıraları önünde saygı ile eğiliyor ve emanetlerini namusumuz biliyoruz. ABD ve Avrupa'nın FETÖ ile Türkiye üzerinde gerçekleştirmek istedikleri emelleri suya düştü.
Bir yıl geçti üzerinden bu ihanetin. Bir yıl içinde enteresan olaylara şahit olduk. Sade bir cemaat diye bildiğimiz yapının meğer ne kadar da derin bir yapı olduğunu hayretle gördük. Hizmet kisvesi altında ihanet çetesi olduklarına şahit olduk. Bu süre içinde bu yapının elebaşları emniyet içindeki uzantıları vasıtası ile birer birer yurt dışına kaçtı. Darbe başarısız olunca bunu hükümete fatura etmeye çalıştılar. Bu çetenin temizlenmesi için ilan edilen OHAL sürecinde hepsi itirafçıların da katkısı ile birer birer hukukun karşısına çıkarıldı. Yenikapı'daki Demokrasi ve Şehitler mitinginden sonra yeni darbe söylentileri ile ortamı germeye çalıştılar. Haksız mağduriyet söylentileri ile hukuk süreci baltalanmaya çalışıldı. PKK ile işbirliği içerisine giren FETÖ bir dizi eylemlerle bu süreci sulandırmaya çalıştı. Ak Parti'yi karalama çabalarından Erdoğan'a yönelik suikast yönündeki demeçlerine kadar bir sürü planlar.
Bütün bunlar arzu edilen sonuçları doğurmayınca bu sefer İran üzerinden, Katar üzerinden Türkiye'yi vurmaya çalıştılar. Tek niyetleri yüz yıldır Ortadoğu'da devam eden sömürü düzenlerinin bir yüz yıl daha devam etmesiydi. Her yeni oyunlarında karşılarında Türkiye'yi bulan batı kudurmuş mahlûklar gibi salyalarını akıtmaya ve kirli siyaset gütmeye devam etti. Meydanlarında alenen terör ve teröristleri destekleyen bu ikiyüzlü batılı ülkeler kendi içlerinde yaşadıkları büyük sıkıntıları ve ekonomik krizleri örtbas etmek için her seferinde Türkiye'ye ve seçilmiş liderine saldırmanın peşine düştüler ama her seferinde sert kayaya çarptılar. Son oyunları ana muhalefeti adalet yürüyüşüne başlatmak oldu. Bu yürüyüşte belli taraflar bir kez daha bir araya gelmiş oldu. CHP+FETÖ+PKK+PYD+Toplum Mühendisleri işbirliği kendini bu yürüyüşün en ön safında malumun ilanı gibi tekrar gösterdi.
15 Temmuzun üzerinden bir yıl geçti. Temizlendiğini düşündüğümüz anda gördüğümüz ve duyduğumuz yeni şeyler bu yapının ne kadar derin bir yapı olduğunu bir kez daha ortaya koymaktadır. 2016 yılının Ağustos ayında hakkında araştırma başlatılan ve dosya düzenlenen bir şahıs 2017 yılının Mayıs ayında gözaltına alınmak için harekete geçildiğinde ortadan kayboluyor ve emniyet güçleri tarafından bulunamıyorsa bu yapının devletin içinde hala saklı olduğunu göstermektedir. Eşine “Seni almazlar, çünkü senin ile ilgili herhangi bir bilgi ve belge ellerinde yok” diyen bu şahsın, hakkında hazırlanan dosyadan da haberi var demektir. Bu da işin vahametini bir kez daha ortaya koymaktadır. Hukuk karşısına çıkan hainlerin ise herhangi bir pişmanlık duymadıkları, mahkemelerle dalga geçmeye, devleti ve milleti suçlu göstermeye çalıştıkları ise çabası. Bu örnekler devletin ve milletin içine bu denli girmiş olan FETÖ'nün kolay kolay temizlenmeyeceğinin işaretidir. Önümüzde zor yıllar var anlaşılan.
Tek duamız şudur. “Allah bu millete ve bu devlete zeval vermesin” Amin.