DAYIMIN fotoğrafı, Üsküdar'daki iki katlı "dede evinin" sadece "bayramlarda ve özel günlerde" kullanılan salonunda asılıydı.
Gencecik yaşında ardında eşini ve iki çocuğunu bırakmıştı şehit
olan küçük dayım Tabip Doğan Ertem.
Sarıkamış, Çanakkale, İstiklal Harbi, Kore, Kıbrıs... Geçmişinde
epeyce şehit ve gazi olan ailenin ortak yas noktası...
Tabutunun önünde taşınmış olan o siyah-beyaz fotoğraf hepimize
hüzün verirdi ama rahmetli anneannemin her baktığında yandığı bir
ateşti sanki.
Anneannem uzun ömrü boyunca fotoğrafa her baktığında ağladı,
dayımın adı her geçtiğinde, içinde yaşattığı acıya kapanarak
sessizleşti.
*
Yıllar önce, haber için gittiğim Mersin'in "Kürt
mahallelerinden" birinde, misafirliğe çağırılmıştım.
Göçle Güneydoğu'dan gelen aile, mahalledeki benzerleri gibi kısıtlı
alanda kalabalık bir nüfus olarak yaşıyordu evde.
Salonda oturduğum yerden yandaki küçük odada sessizce ağlayan yaşlı
bir kadın gördüm.
Evin ninesi... Yıllar önce dağda ölen oğlunun yeşil-sarı-kırmızı
şeritlerle çerçevelenmiş fotoğrafı karşısında ağlıyordu.
Amaçları, idealleri, haklılıkları yarıştırabiliriz,
savaştırabiliriz ama acılar yarışmıyor işte "evlat acısı"
karşısında...
*