TAŞIMALI faşizmin dorselerle Hürriyet'in kapısına yığdığı tiplere bilet kesenler belli...
Ellerine taş, sopa tutuşturulup "Korkutun!" emrini verenler
belli...
Sütunlarında, sosyal medya hesaplarında, sebilhane maşrapası gibi
dizilip konuştukları televizyon programlarında milislerine alçakça,
namertçe gazetemizi hedef gösterenler belli...
*
Ahmet Hakan'ı açıkça, direkt olarak ölümle tehdit eden "İstersek
seni sinek gibi ezeriz. Bugüne kadar merhamet ettik de hâlâ hayatta
kalabiliyorsun" diye yazan 'küçük'ler belli...
Bu tehdidi sulandırmaya çalışanlar, "Camın derdinde Doğan grubu"
zevzekliğiyle sırıtanlar, karakterlerinin sağladığı avantajla yağ
gibi üste çıkmaya çalışanlar belli...
*
İkbal çanaklarında beslenirken ağızlarına bulaşanları fikir diye
satmaya çalışanlar, onları arkalarından kurup meydana/medyaya
salanlar belli...
Eylem zihniyetinin gen havuzunda linç ve canlı canlı insan yakmak
bulunan kitleyi "hassas çocuklar" diye yutturmaya çalışanlar
belli...
*
8 Eylül 2015'i hiç unutmayalım ve inşallah bir daha
yaşamayalım.
Canı cehenneme, PKK'nın hızla tırmandırdığı cinayetlerden içi
yanmış kitleleri provoke etmek için ellerini ovuşturarak
bekleyenlerden mutlusu yoktur herhalde.
On yıllardır her türlü ayak oyununa rağmen aklıselimle davranmış ve
o meşum "içsavaş"ı (evlerden ırak) ağzına almamış bir toplumun
ayarlarını altüst edenler mutludur.
Parti binaları yakılırken, gazeteler basılırken, "tipi esmer" diye
insanlar linç edilmeye çalışılırken, Güneydoğu'ya gidip gelen
otobüsler saldırıya uğrarken, "sağduyu" hedefli ajitasyonları
kurgulayanlar mutludur.
Maşalar mutludur, o maşaları tutan ve Türkiye'yi cennet vatandan
cinnet vatana çevirmeye yemin etmiş olanlar mutludur.