HEM demokrasi hem de özgürlükler kelimenin tam anlamıyla "moka" batırılmış bulunuyor, hayırlara vesile olsun!
"Rejimi bi dakika versenize bir şey deneyeceğim" vodvilini
işaret ederek benzetme sanatının ağzını yüzünü benzettiğim
düşünülmesin.
"Özgürlük ve demokrasi" elle tutulur, gemiyle taşınır şekilde
"moka" bulanmıştır ve bulanmaya devam etmektedir.
Nasıl düştüğümüzü anlatayım bu "moktan" duruma...
*
"Mok" kokusu zaten uzun süredir burnumuzun direğini çatır
çatlatacak şekilde geliyordu.
Zamanla koku yoluyla hissettiğimiz bu "mok", gözle de görülecek
şekilde karıştı hayatımıza.
Katran karası, üzerinde pislikten hava kabarcıkları oluşan, iğrenç
kokan bu karışım için aslında "Sadece mok olaydı iyiydi" de
diyebiliriz.
En kötü, en kirli, en ölümcül, en zehirli su için tespit edilmiş
oranların 40 katı beter olduğu bilimsel raporlarla kanıtlanmış bir
pislik bu.
Kolibasili ölçümlerinde normal kabul edilen değerin 380 katı
performans sergilediği ölçülerek öğrenilmiş bir "moktan
bulamaç..."
*
Kadıköy'de, Kurbağalıdere'deki bu pislik civarda yaşayanları
kokusuyla tükettikten sonra nihayet temizleme çalışmalarına
başlandı.
"Geç olsun, güç olmasın" diyeceğiz, ne yapacaksın?..
Ancak "Hayırlı olsun" demeye kalmadan pisliği pislikle örtme
konusundaki engin deneyimler devreye girmiş.
Kurbağalıdere'den çıkarılan, "mok"un başrolde olduğu ancak akla
gelebilecek veya gelmeyecek her türlü pisliği barındıran "karışım"
gemilerle taşınıyor ya...
Çevreciler, sivil toplum örgütleri meraklanmış "Bu kadar moku,
misliği nereye döküyor acaba bunlar?" diye.