RECEP Tayyip Erdoğan'ın araya "İster kabul edilsin ister edilmesin" notu da sıkıştırdığı konuşmayı pazarda gezerken okudum.
Çay içmek için oturmuştum ve kendimi gayet "hür, demokratik parlamenter sistem"le yöneten/yönetilen bir vatandaş sanıyordum.
Yanılıyormuşum, öyle dediler...
Yönetim sisteminin fiili olarak değiştiğini hissetmeyen tek kişi ben miyim diye yanımda otlu-peynirli gözleme yiyen elemanı dürttüm:
Hişt Metin... Rejim mi değişmiş?
Değişti diyor.
Kim diyor?
Reyiz diyor; reyizokrasi mi ne gelmiş.
E ben hissetmedim.
Ben hissettim beşik gibi salladı.
*
Ne diyordu Erdoğan?
"Artık ülkede sembolik değil, fiili gücü olan bir cumhurbaşkanı var... Türkiye'nin yönetim sistemi bu anlamda değişmiştir. Şimdi yapılması gereken, bu fiili durumun anayasal olarak kesinleştirilmesidir."
Kapılar açıldı, çatışmalar başladı bu sözler üzerine:
"Sezarizm, Bonapartizm, totalitarizm, teokratik-militarist aromalı doğu tipi tazeden despotizm..."
Yorulsun çeneler, ziyanı yok...