DİYANET İşleri Başkanlığı "makam otomobili" üzerinden bir şekilde seçim gündemine girdi ve çıkmayı başaramadı.
Mehmet Görmez'in "araçtan kurtulma hamlesi" konunun gündem
dışında kalmasını sağlayabilirdi bir ihtimal ancak ona da
Cumhurbaşkanı Erdoğan izin vermedi.
Kendisine sorulsaydı aracın iade edilmesine izin vermeyeceğini
söyledi.
"Niye Diyanet'in aldığı lüks araç Cumhurbaşkanlığı makamına
sorulacakmış ki?" diye mantıklı mantıklı konuşmayın rica ederim "o"
bilmeyecek de kim bilecek neyin doğru neyin yanlış olduğunu!
Erdoğan kendi makamına tahsis edilen zırhlı bir lüks otomobili
Görmez'e vereceğini söyledi ve il il düzenlediği mitinglerde
konuşma malzemesi yaptı.
Burada da durmadı ve muhalefete yüklenmek için aracın 1 milyon TL
değil, 330 bin TL olduğunu vurgulamayı tercih etti:
"Yahu bu arabanın bedeli 330 bin lira. Bunlara 5 koyun ver,
kaybederler..."
Rica edeceğim bir de "beş koyun-bir Mercedes" karşılaştırmasının
içinde kaybolmayalım; akıl fikir her alanda lazım oluyor.
*
Diyanet gibi tarafsız kalması, günlük tartışmaların tamamen
dışında tutulması gereken (ve bu konuda uzun yıllar temiz bir
sicile sahip olan) kurumun seçim sürecinde kafalarda soru işareti
oluşturacak haberlere konu olması "sıkıntılı" bir manzara
oluşturuyor.
"Haberler" demem boşa değil; makam aracından başka haberler de
gördük.
Örneğin Hasan Tüfek'in durumu...