MEDYA aygıtlarına "ayar vermekle" nesil kurtarıcılığına soyunma
çabaları gündeme geldiğinde, aklıma hep David Trend'in "Medyada
Şiddet Efsanesi"* kitabının girişinde verdiği örnek gelir.
1970’lerde ABD’de yürütülen bir çalışmada araştırmacılar televizyon
seyretmenin tamamen kontrol altında tutulabileceği yurtlarda ve
yatılı okullarda kalan öğrencileri iki gruba ayırır.
Altı hafta boyunca genç deneklerin yarısının sadece şiddet içerikli
programları seyretmesine, diğer yarısının da şiddet içermeyen
programları seyretmesine izin verilir.
Araştırma sona erdiğinde herkes şiddet içerikli programları
seyredenlerin daha saldırgan ve asi davranmasını beklerken
şaşırtıcı bir durum çıkar ortaya.
Şiddet görüntüleri içeren programları seyreden grup eskisinden daha
sakin ve daha çalışkan vaziyetteyken, diğer gruptakiler yumruk
yumruğa kavga etmeye, okulları tahrip etmeye başlamıştı.
‘BATMAN’İME DOKUNMA!
Şaşkınlık içindeki araştırmacılar önce şiddet içeren programları
seyredenlerin bir nevi “katarsis” yaşadıklarını, duygularını bu
sayede boşaltarak rahatladıklarını düşünmüşler.
Ancak daha önce yapılan araştırmalar “katarsis”in kişiden kişiye
değiştiğini ve uzun sürmediğini ortaya koymuş olduğundan başka bir
cevap aramaya koyulmuşlar.
Doğru cevabı bulmaları için çok beklemek gerekmemiş. Anlaşılmış ki,
şiddet içermeyen programları seyretmek durumunda kalan öğrenciler,
sevdikleri dizilerden vb (özellikle Batman) mahrum bırakıldıkları
için öfkeli!
Televizyon seyretmekten aldıkları keyfin ya da mutsuzluğun
gençlerin davranış tarzları üzerinde izledikleri şiddetin oranından
daha etkili olduğu neticesine varıp sessizce dağılmışlar.
ENTELEKTÜEL FELÇ
David Trend bu örneği verdikten hemen sonra “Medyadaki şiddetin
zararsız olduğunu iddia etmiyorum” der ama ekler: “Tehlikeler her
zaman açıkça görülenlerde gizli değildir...”
Trend’in kitabı, medya aygıtları üzerinden nesillerin/toplumların
vidalarını ayarlamanın mümkün olup olamayacağını anlamak isteyenler
için “şiddet” parantezinde zihin açıcıdır.
Tarihsel bir döküm yaparken çürütülmüş araştırmaları da, yeni
yaklaşımları da mesafesini korumaya dikkat ederek sayar döker.
Amaçlarından biri de bu konunun tartışılma şeklini
tartışmaktır.
“Medyada şiddet” tartışılırken karşılıklı iddiaları izlemek ve
ortaya çıkan kaosu makul bir zemine çekmek çabasının en zeki okurda
bile “entelektüel felç”e yol açacağını söyler.