MECLİS Başkanı İsmail Kahraman ne istemediğini de ne istediğini de
söyledi:
“Laiklik bir kere yeni anayasada olmamalıdır” ve “Yeni ve dindar
bir anayasa olmalı”.
İslam Ülkeleri Akademisyen ve Yazarlar Birliği’nin (AY-BİR) bir
etkinliğinde (Yeni Türkiye Konferansları) konuştu, yani hazırlanıp
yaptığı bir konuşma.
Zaten “Yanlış anlaşıldım, sözlerim çarpıtıldı” da demiyor (onu
Jöleoğulları Beyliği’nden biri öne atlayarak söyledi); tepkiler
üzerine yaptığı yazılı açıklamada şahsi fikri olduğunu
belirtiyor.
N’APTIN ABİ SEN?
Ne hikmetse “ağabeyi” olduğu siyasi hareketin vitrin yüzleri de
“şahsi fikridir” diye geçiştiriyor, uzaklara bakıp ıslık
çalıyor.
“Biz öyle bir şey konuşmadık bile. Muhafazakâr modernistiz, ezelden
gönlümüz geçmez sekülerizmden” diyorlar...
“Hatırla Mısır nutkumu, gör rejime tutkumu” diyorlar...
“Taslakta da Maslak’ta da görebilemezsiniz böyle bir laiklik
eksikliği” diyorlar...
“Kapatalım şekerim konuyu, tepki filan oluyor!” diyorlar...
İktidarın vitrininde bir “Nereden çıktı şimdi bu laiklik meselesi?”
havası oluşsa da artık bunları yiyecek yerimiz kalmadığından mıdır
nedir inandırıcı gelmiyor.