DÜN Hürriyet’teki sütununda Erdal Sağlam “Piyasanın önünü görebilmesi sağlanmalı” başlığı altında ekonomi dünyasının haletiruhiyesinin bir portresini çiziyordu.
Sağlam, geçen hafta boyunca görüştüğü ve aralarında üst düzey yöneticilerin de bulunduğu bankacıların morallerinin bozuk olduğunu belirtiyor ve bunun nedenlerini özetle şöyle sıralıyordu:
“Politik riskler ve belirsizlikler... Seçim öncesinde bütçe açığını arttırıcı kararlar alınması... Gemlenemeyen enflasyon... ABD’deki dava... S-400 füzelerinin tetikleyebileceği ambargo ihtimali... Kur baskısı... Dış kaynak/yatırım sıkıntısı... Bu ve benzeri sorunlarla uğraşacak kamu yöneticileri ve finans kadrolarının yeterlilik düzeyiyle ilgili kuşkular...”
Döviz kurlarının vaziyeti ortada... Dün Merkez Bankası bankalara 2.2 milyar dolar pompaladı, piyasadan TL çekti; dolar neredeyse yerinden bile kıpırdamadı, olanı biteni gevrek gevrek seyretti...
EYY
DOLAR!
Sabah saatlerinde 1 ABD Doları 4.27’yi
görmüştü, müdahale sonrası anca 4.25’e geriledi. En
“Pollyanna” analizciler bile yıl sonunda
“4.50’den aşağı olmaz bu dolarillo arkadaş”
diyor...
Benim basitçe anlatmaya çalıştığım, rakamlara boğulmamaya, sizleri de boğmamaya çalıştığım bu durumun memleket genelinde yarattığı etkiyi biraz olsun görebilmek için “farklı bir yere” (ne kadar farklıysa artık!), yoksulların durumuna bakalım...
Dün Birgün gazetesinde iki bilim insanının, Dr. Ergün Demir ve Dr. Güray Kılıç’ın Sosyal Güvenlik Kurumu (SGK) verilerine dayandırdıkları makale rehberimiz olsun: