Oyuncuların bu aralarda dağılmasından epeyce şikâyet eden Tudor’un Konya’da sahaya sürdüğü 11’e bu gözle bakacağımı düşünmüştüm. Fakat Tudor 11’i “hiç yerli kullanmadan” bir ilk 11 ile çalışmadığmız yerden sormuş oldu.
Vialli, 1999’da sahaya hiç Birleşik Krallık vatandaşı barındırmayan bir Chelsea 11’i sürdüğünde Britanya kelimenin tam analmıyla şoke olmuştu. Niyeti böyle midir bilemem ama Milli Takım başarısızlığına kulp arama çalışmaları sırasında başvurulan “yerli oyuncuların oynatılmaması” tartışmasına cam çerçeve dağıtarak girmiş oldu.
Maçın ilk yarısı Feghouli’nin enfes şutu ve Serkan’ın enfes kurtarışı dışında bahse değer bir pozisyon sunamadı. Galatasaray oyunu istediği hıza ulaştıramadı, tehditkâr olamadı, rakibin sıkı defans rejimini aşmakta zorlandı. Konya ekibi de rakibin organizasyonlarını bozmaya dayalı oyununda başarılı olurken hücum hakkından feragat etti. Sıkıcıydı özetle...
BURAK’A ATAR GİBİ...
Oyuna 32’nci dakikada giren Selçuk’un ikinci yarının başında topu “Burak’a atar gibi” Gomis’e atmasıyla işler değişti. Top üst ağlara takılırken forvetin golsüzlük dönemi stresi de uçup gitmiş oldu; bizzat kazandığı penaltı da işin balı kaymağı oldu.
G.Saray derbi öncesi pekiyilerle dolu bir karneyle ve müthiş bir moralle yürüyor. Yolu açık olsun...