KONUNUN üzerinde yeterince tepindiğimize göre "Kürk Mantolu
Madonna" gafına biraz daha farklı, belki biraz daha gerçekçi bir
yaklaşımda bulunmayı denesek mi?
Malum, günlük magazin haberlerinin “derinlemesine tartışıldığı” bir
televizyon programında laf Sabahattin Ali’nin “Kürk Mantolu
Madonna”sına gelmiş, yorumculardan biri de kitabın kahramanını pop
müzik yıldızı Madonna ile karıştırınca toplumsal tepki barajının
kapakları açılmıştı.
Derdim yorumcuyu savunmak değil; bu süreçte yapılan bazı esprilere
epeyce güldüğümü de belirteyim. Ancak gündemi şenlendiren bu
hadiseyi biraz geriye çekilip “acı gerçekleri” ortaya koyan
rakamlara da bakarak değerlendirmek de mümkün.
Tamam, yorumcu çamı orman ölçeğinde devirdi
Tamam, kazmayı vurduğu taştan çıkan sese cevap yetiştirirken “özrü
kabahatinden büyük” diyenleri haklı çıkaracak bir tavır
sergiledi.
Tamam, neredeyse hiç kimsenin bilmediği bir konuyla karşılaştığında
“Bilmiyorum” demek dürüstlüğünü göstermektense “analiz kastırmayı”
tercih ettiği bir toplumun “heykel şahsiyeti” oldu.
Tamam, tamam, tamam; hepsine ve daha fazlasına tamam...
Ama...
Kitap hangi ülkenin ihtiyaç listesinde 235’inci sırada yer
almıştır?
“Kitap karın doyurmaz” diyenler nerede yaşar?
Cuntanın ev baskınında Vladimir İlyiç Lenin’in kitaplarını “Yaz
arkadaş; Altıncı Lenin...” diyerek tutanağa işleyen ve kitabı
gözaltına alanlar nerede serpilmiş ve büyümüştür?
“Bazı kitaplar vardır ki bombadan daha tehlikelidir” diyen zihniyet
hangi verimli toprağın ürünüdür?
Oğuz Atay, güzelim “Demiryolu Hikâyecileri”ndeki unutulmaz “Ben
buradayım sevgili okuyucum, sen neredesin acaba?” cümlesini hangi
iklimin etkisiyle yazmıştır?