OYUNUN hücum yönünde başarılı, renkli, üretken olan ama iş savunmaya gelince savruk, dengesiz ve dikkatsizliğinin bedelini ağır ödeyen iki takım.
Maçın ilk 22 dakikasında gelen 3 gole şaşırmak yerine, skor 2-2’ye gelene kadar neden bu kadar beklendiğini sotmak daha doğru olur.
Ne demek istediğimi ilk yarı sona ererken yaşanan “bir ana” bakmak yeterli olacaktır: Gomis’le 3-1’i bulmak üzereyken başarısız olan Galatasaray aynı pozisyonun devamında 2-2’den kıl payıyla kurtuldu.
Özetle tam bir “vurdi, vurdi, vuruldi” maçı.
Oysa Galatasaray, özellikle de berbat mı berbat deplasman karnesi göz önüne alındığında rüya gibi bir başlangıç yaptı. Önce 4’üncü dakikada Gomis’in takipçiliğiyle bulduğu gol geldi. Alanyaspor’un toparlanıp hızlı ve tehlikeli çıkışlarla üstüne gelmeye başladığı sırada Mariano’nun ceza sahasına bir el bombası gibi attığı topla “kendi kendini” vurmasıyla da farkı ikiye çıkardı.
Fakat Galatasaray bu, rahat durur mu hiç? 22’de rakibi tekrar oyunun içine çekecek golü ne yaptı etti yedi.
Sonrası gol kaçırma şovu şeklinde gelişti iki takım açısından da.