Geriye düştüğünde ne yapacağını bilemeyen, daha kötüsü isyan etme gücüne sahip bir tek oyuncu çıkartamayan bu takım ligde ve Avrupa’da ne yapacak.
GALATASARAY’ın maçın henüz 3’üncü dakikasında yediği golü ‘topu
uzaklaştıramadığı için’ yediğini söyleyenler çıkabilir; inanma
sevgili okur. O golü ‘topu uzaklaştıramadığı için’ değil, bal gibi
topu oyuna sokamadığı için yedi. Neredeyse o meşhur ‘duran
toplardan gol yeme vakası’ gibi bir problem bu.
Muslera’nın kariyeri boyunca geliştiremediği bir yönünün ve takım
arkadaşlarının da kuşaklar boyu yardımcı olamadığı ciddi bir
problemin hazin sonucudur o gol.
Bu şok başlangıcın ardından toparlanıp Trabzonspor’un üstüne
gitmeye çalıştı ancak bu kez de izleyenlerde bir ‘trafik kazasına
şahitlik etmek duygusu’ oluşturan berbat bir ofsayt taktiği
uygulamasına kurban gitti.
25 dakikada deplasmanda 2-0 geriye düşmenin stresi yetmiyormuş gibi
bir de kerameti kendinden menkul Belhanda Efendi’nin kırmızı kartı
geldi ki; sonrası zaten belliydi filmin.
DURUM VAHİM
Trabzonspor’un aldığı haklı galibiyete gölge düşürmek istemem.
Geçen 3 haftada toplam 45 dakika ‘iyimtırak’ oynayarak 9 puan alan
rakiplerini iyi çözümlediler ve helâlinden 3 puanı ceplerine
koydular. Ancak Galatasaray açısından durum vahim. Geriye
düştüğünde ne yapacağını bilemeyen, problem çözemeyen, direnç
gösteremeyen ve daha kötüsü isyan etme gücüne sahip bir tek oyuncu
çıkartamayan bu takım ligde ne yapacak, Şampiyonlar Ligi’nde nasıl
ayakta kalacak?
Bu maç ‘umarım’ sezon geneli için geçerli bir şablon olmayacaktır
Galatasaray açısından. Yoksa vah ki ve vah!
Trabzonspor Galatasaray’ı yenerken büyük bir iyilik yaptı ve meşhur
masaldaki çocuk gibi ‘Kral çı...