İLK 45 dakika Galatasaray açısından ‘zorluklardan zorluk beğen’ şeklinde gelişti. 40 dakika içinde ilk 11’de sahaya çıkan 3 oyuncunun sakatlanmasını ve değişiklik yapma kartını kaybetmeyi şanssızlık olarak da değerlendirebilirsiniz, teknik ekibin attığı zarın tutmaması olarak da…
İç sahadaki bildik baskısını kurmakta zorlanan, yorgunluğu her halinden belli olan sarı kırmızılı ekip, iştahlı rakibi karşısında oyuna hükmedemedi. Enerjisi yüksek Bursaspor sahanın her noktasında kora kor mücadele ederek kolay lokma olmadığını gösterdi, sağlam durdu, diş gösterdi…
Galatasaray da orta sahadaki yaratıcı oyuncu eksikliğini, ileri uçta “belalı santrfor” yoksulluğunu bir kez daha iliklerine kadar hissetti. Ne diyeceksin işte; kader değil, transfer politikası utansın…
Galatasaray ikinci yarıya çok alışık olduğumuz ‘kendisinin bile inanmadığı’ nafile ataklarla ve bir mucize arayışıyla başladı. Malumunuzdur; mucizeler kendi kendine gerçekleşmiyor… Birilerinin mucizelere inanması, risk alması, inisiyatif kullanması, sağlam karakterini ortaya koyması şarttır. Sahasında geriye düşmüşken, pek de umut ışığı vermezken mucize Belhanda’nın pasıyla, Eren’in kafa vuruşuyla gerçekleşiverdi.
Galatasaray’ın durgunluğundan/yorgunluğundan dakikalar ilerledikçe heves kotarmış olan Bursaspor, gardını bir anlığına düşürmüş olmanın bedelini kalesinde golü görerek ve uyuyan devi uyandırarak ödemiş oldu… Bu ‘izaha muhtaç’ yorgunluk ve durgunluktan 1 puan kurtarmış olmak Terim’in ekibi için tek tesellidir.
Aldırma sakın, devam Ozan
OZAN Kabak sadece Galatasaray’ın değil, memleket futbolunun da bu sezondaki en önemli kazanımlarından. Galatasaray’da dün akşam oyunun içinde kalan ve işini hakkıyla yapmaya çalışan nadir oyuncuların başında o geliyordu. Dikkati, pozisyon sezgisi, zamanlaması, eforu ‘yaşına ve tecrübesine göre’ mükemmele yakın sayılır.