18 Şubat 2015'te, İngiltere'nin güneybatısındaki Cornwall civarında "havada bir elektriklenme" hasıl oldu.
Rusya'nın Soğuk Savaş yıllarından itibaren geliştirerek ürettiği
dev bombardıman uçağı Tupolev Tu-95, İngiltere'nin burnunun
dibinden geçiyordu.
"Ayı" lakaplı bu muazzam, gürültücü makine gölgesini Cornwall
sahilerine düşürürken, İngiliz jetleri de havalanmış "Ne geziyorsun
bizim mahallede" şeklinde bir tepkiyle yanından uçmuşlardı.
Bu ilk hadise değildi. Rusya, 2014'te patlayan ve Kırım'ı cebine
indirmesiyle neticelenen "Ukrayna operasyonu"ndan beri bu tür
"muzırlıklar" yapıyordu.
David Cameron bu "Oha! Bombardıman uçağı!" dedirten hadise
sonrasında espriyle karışık bir değerlendirme yapmıştı: "Maceranın
bu bölümünde ülkeyi koruyacak hızda jetlere, pilotlara ve sisteme
sahip olduğumuzu öğrenmiş bulunuyoruz..."
Şakaya vurmayacaktı da ne yapacaktı?
Ukrayna'nın başına gelenleri hatırlasanıza...
NATO'ya girmek üzereyken Rusya'dan korkusuna "Yok abim izin
vermiyor!" diye vazgeçen ancak stratejik ilişkilerini tamamen
kopartmayan Ukrayna'yı döve döve Kırım'ı aldı Rusya.
Türkiye'nin de aralarında bulunduğu ülkeler "Yapmasana kardeşim!
Bak demeçle karşı çıkarım. BM'yi toplar sana vız gelip tırıs
gidecek kınamalar yayınlarım. Çok pis ortak bildiri imzalarım" diye
bağırdı çağırdı, geçti gitti.
Rusya, Kırım'ı ilhak etti, bitti gitti.
Kınama manyağı yapılan Putin'le o tarihten beri "dostça" görüşmeyen
lider kalmadı, bizimkiler de dahil.
Bizimkiler demişken...