Sonuç?
Dümdüz edilmiş, yeşilin kökü kazınmış, dikine binalar
yükseliyor...
Adanın çevresindeki mercanlar başta olmak üzere doğal yapı tamamen
linç edilmiş...
İskele yapılırken dolguda adadan çıkan hafriyatın kullanıldığı, kâr
için kestirme yollara göz yumulduğu gibi iddialar cabası...
Ve sıkı dur sevgili okur, hafızanı hafifçe silkele ve hatırla:
Bütün bunlar “Özgürlük ve Demokrasi” adına yapıldı, yapılıyor!
İSTEDİĞİNİZ ADA OLSUN
Malum, 4-5 sene önce gençler, siviller, kellesine liberal etiketi
yapıştırıp liberal olduğunu sananlar, ikbal tezgâhına çıkmış
turfanda tipler Yassıada için “Yaslıada olmasın, Demokrasi Adası
olsun” dediler, hemen oluverdi.
Önce doğal ve arkeolojik sit alanı olan Yassıada ve Sivriada
“Demokrasi ve Özgürlük Adaları” ilan edildi torba yasa marifetiyle,
sonra imara açıldı...
Sivriada’da yürütme durduruldu, kurtuldu şimdilik ama...
Yassıada’da Demokrat Parti’nin iktidara geldiği 14 Mayıs’ın
yıldönümünde 2015’te temel atıldı...
Korunacaktı ada elbette nutuklara bakılırsa, bazı eski binalar
onarılacak Demokrasi Müzesi’ne çevrilecekti vb.
Ada yeniden inşa edilince biz de özgür ve demokratik olacaktık.
27 Mayıs’ın ardından Yassıada’da yakınları yargılananlar, acı
çekenler, can verenlerin yakınları duygusaldı, umutluydu haklı
olarak.
Özgürlüğe ve demokrasiye ithaf edilmiş bir deniz fenerinin ışığıyla
aydınlanacaktı ortalık; “demukraaaasiğ” uğrunda mücadele verenlere
yol gösterecekti.
Peh, peh, peh!..
Şimdi o fenerin arkasında “Süit odalar ve bungalovlar” var sıra
sıra...