Kazım Güleçyüz Yeni Asya Gazetesi

15 Temmuz’dan bu yana toplum psikolojisi

Zaman hızla akıp giderken, 15 Temmuz kalkışmasının toplum psikolojisinde meydana getirdiği şok ve travma, artık yerini OHAL KHK’ları ile yapılan ve kıyım boyutuna ulaşan tasfiyelere yönelik tepkiye terk etmeye...

06 Ekim 2016 | 489 okunma

Zaman hızla akıp giderken, 15 Temmuz kalkışmasının toplum psikolojisinde meydana getirdiği şok ve travma, artık yerini OHAL KHK’ları ile yapılan ve kıyım boyutuna ulaşan tasfiyelere yönelik tepkiye terk etmeye başlıyor.
Darbe gecesi ve izleyen günlerde toplum darbecilere karşı tam bir infial halindeydi. Bilmeden bu tertibe alet olan askerlerin maruz kaldığı tepkinin yer yer “linç” raddesine varması bunun sonucuydu.

Darbe girişimindeki tuhaflık ve çelişkilerin sorgulanmasını dahi darbecilik olarak niteleyip topa tutan trol kampanyaları da.

Yine o günlerde gündeme getirilen “İdam cezası geri gelmeli” söylemleri ve Erdoğan’ın “Meclisten geçerse onaylarım” mesajları bunun bir diğer örneğiydi.

Bu psikolojiyle sokak ve meydanlarda geceler boyu tutulan demokrasi nöbetleri, Yenikapı mitingi sonrası, Erdoğan’ın cumhurbaşkanı seçilmesinin yıldönümü olan 10 Ağustos günü nihayete erdirildi.

Derken, ilk günlerde ateşli nutuklarla alevlendirilen idam meselesi, “İdam edilirlerse bir sefer ölürler, ama biz onlara öyle bir ceza vereceğiz ki, ölüm acısını her gün çekecekler” mesajlarıyla soğutulup sessizce gündemden düşürüldü.

Bu arada, daha ilk andan itibaren darbe girişiminin sorumlusu olarak gösterilen Gülen’e ve kendisini ona izafe eden cemaatin mensuplarına karşı başlatılan tasfiye operasyonu hızla şiddetlendirildi.

Her kurum ve kesime yönelik baskın, gözaltı ve tutuklamalar sürerken, OHAL ilanından sonra çıkarılan KHK’larla on binlerce insan sorgusuz sualsiz, neyle suçlandıklarını dahi bilmeden ve savunmaları da alınmadan memuriyetten atıldı.

Bu ihraçlarla birlikte gündeme gelen mağduriyet tartışması ve özellikle tasfiyelerin iktidar cenahına da uzanması operasyonlara bir ölçüde fren yaptırır gibi olduysa da bu durum çok devam etmedi. Mağduriyetlerin abartıldığı ve “mağdur edebiyatı”yla “FETÖ”nün ekmeğine yağ sürüldüğü iddiasıyla tasfiyelere yine hız verildi.

YAZININ DEVAMI

YAZARIN DİĞER YAZILARI
Yüreği yananlar 27 Mayıs 2018 | 2.269 Okunma Gençlere tavsiyelerimiz 13 Mayıs 2018 | 466 Okunma Gençlerle yeni ufuklara açılırken 06 Mayıs 2018 | 348 Okunma Hanımlardan Üstada: Evimiz medrese-i nuriye oluyor 29 Nisan 2018 | 331 Okunma Hüseyin Görmenoğlu 22 Nisan 2018 | 254 Okunma