Türkiye, askerî yönetimin ağır baskısı altında referandumda
götürülüp yüzde 92 evet oyu ile kabul ettirilen 12 Eylül darbe
anayasasındaki ilk ciddî değişikliği, 1987’de siyasî yasaklar için
yapılan halk oylamasında gerçekleştirmiş ve “kılpayı” bir farkla
yasakları kaldırarak sonraki sürecin önünü açmıştı.
12 Eylülcülerin, ülkedeki tüm olumsuzluklardan sorumlu tutup
faturayı onlara çıkardığı ve siyaset yasağı koyduğu liderler, bu
sonuç üzerine partilerinin başına döndüler.
Sonrasında Demirel başbakan ve cumhurbaşkanı, Erbakan ve Ecevit başbakan oldu.
Darbe anayasasındaki ikinci köklü değişiklik, 1995’te DYP-SHP koalisyonunun iktidarda olduğu dönemde yapıldı. Anayasanın girişindeki darbe övgüleri metinden çıkarıldı ve daha birçok maddede değişiklik yapıldı.
Diğer bazı önemli değişiklikler, bilhassa AB’nin ısrarlı takibiyle, 1999’da DGM’lerdeki asker üyelerin çıkarılması, 2001’de başlangıç metnindeki “Hiçbir düşünce ve mülâhaza Atatürkçülük... karşısında koruma görmez” ibaresinin “hiçbir faaliyet” olarak değişmesi ve MGK’nın kısmen sivilleştirilmesi, 2004’te de idamın ve DGM’lerin kaldırılması... oldu.
Bunların tamamı, Mecliste sağlanan geniş mutabakatlarla, ayrıca halk oyuna gitmeye gerek ve ihtiyaç kalmadan sonuçlandırıldı.