AKP-İsrail ilişkilerinin 2003’teki durumunu değerlendirdiğimiz yazımızı iki bölüm halinde tekrar yayınladıktan sonra, 2016 itibarıyla gelinen nokta için şunları ifade edebiliriz:
O dönemde seçimden yeni çıkmış bir iktidar var. Askerî vesayetin gücü ve 28 Şubat’ın etkileri hâlâ devam ediyor. İsrail’le ilişkilerdeki “asker güvencesi” de.
Şaron’un Filistinlilere yönelik zulümlerine AKP’nin sessiz kalmasında bunun etkisi neydi bilemiyoruz; ama 2004’te Amerikan Yahudi Kongresinin Erdoğan’a verdiği cesaret nişanıyla, doğrudan ilişkileri ilerletmede önemli bir adım atıldı.
2007’deki Türkiye ziyaretinde Şimon Peres’in Mecliste konuşturulmasıyla da.
Aynı Peres’e 2009 başında Davos oturumunda yapılan, ama hemen ardından “Hedefim Peres değil, moderatördü” teviliyle geri adım atılan “one minute” çıkışı sonrasında ise söylemler çok değişti.