2001’de kurulup ertesi yılki seçimde tek başına iktidara gelen
AKP, o aşamada kurucu kadroları ağırlıklı olarak RP kökenli isimler
olmakla beraber, farklı kesimlerden gelen siyasetçilerin de yer
aldığı bir çeşitliliğe sahipti.
Yakın zamana kadar bu durum sürdürüldü. Çekirdek kadro aynı
kökenden gelenlerden oluşturulsa dahi, vitrinde değişik görüşlere
sahip isimlere de yer verildi.
Ancak zamanla “dökülme”ler oldu.
Meselâ kurucular içerisinde yer alıp da bilâhare yolunu ayıran epeyce isim var.
AKP hükümetlerinde bakan olarak görev yapanlardan Ertuğrul Yalçınbayır, Ali Coşkun ve Ertuğrul Günay bunlar arasında.
Diyelim ki, Yalçınbayır ve Günay sosyal demokrat kökenden geldikleri için, ayrılmaları “doku uyuşmazlığı” ile açıklanabilir.
Ama Ali Coşkun niye dışarıda?
Kendi beyanlarına baktığımız zaman, sebebi partide ortak akıl ve istişarenin işlememesi ve tek adamlığın dayatılması.
Yine kuruculardan Nevzat Yalçıntaş’ın eleştirileri de bu noktada yoğunlaşıyor.
Eski bakanlardan Yaşar Yakış ile 7 Haziran’da MHP’den milletvekili seçilen eski MB Başkanı Durmuş Yılmaz gibi isimler ise AKP’nin kuruluş hedef ve ideallerinden uzaklaştığı yönünde eleştiriler yaptılar.
Bunlar parti içindeki ayrışmanın bir boyutunu oluştururken, gelinen noktada çekirdek kadronun da çatladığı görülüyor.
Gül’ün tasfiyesi bunun çarpıcı örneği.