Her fırsatta millî iradeden dem vuran AKP, 7 Haziran seçiminde sandıktan çıkan millî iradeyi tanımadı.
Ve ülkeyi yeniden seçime götürdü.
Demek ki millî irade AKP için, ancak kendisine destek verdiği zaman geçerli.
Aksi halde o iradeyi hazmedemiyor.
Bu tavır diğer konulara da yansıyor.
Meselâ iktidarı destekleyen TV kanallarına verilen RTÜK ve YSK cezalarına Cumhurbaşkanı çok sert tepkiler veriyor.
“Özel TV’lere karışamazsınız” diyor.
Ama cemaat kanallarının hukuk dışı operasyonlarla gasp edilmesine aynı duyarlılığı göstermiyor, tam tersine destek veriyor.
Halbuki onlar da özel televizyon.
Burada hukuk devleti esasları ve demokratlığın gerekleriyle hiçbir şekilde örtüşmeyen bir çifte standart söz konusu.
Demokratikleşme söylemleri dillerden düşmezken uygulamada tam tersi şeylerin yapılması da tam bir yanıltmaca ile karşı karşıya bırakıldığımızı ortaya koyuyor.
Darbecilik suçlamasıyla yargılanan ve bir kısmı hüküm de giyen kişilerin sonradan salıverilip adeta baştacı yapılması ve dahası onlarla ittifak kurulması, bunun çok tipik ve ibretli örneklerinden sadece biri.