Bizim Aile dergimizin Yayın Koordinatörü, Yazarımız Yasemin
Güleçyüz, 28 Şubat baskısının özellikle başörtüsü yasağı üzerinden
yayılıp şiddetlendirildiği bir süreçte, basın kartının keyfî olarak
gasp edilmesi şeklinde bir uygulamaya muhatap olmuştu.
Yine kartları yenileme gerekçesiyle yapılan operasyonda başı açık
fotoğraf verme şartı dayatılmış, verilmeyince basın kartı
düzenlenmemişti. Yıllarca devam eden bu keyfî engelleme, AKP
iktidarında da epeyce sürdü ve nihayet bir yerden sonra bitirildi;
kart tekrar verildi.
Şimdi akla hayale gelmeyen bir gerekçeyle bir başka keyfî engelleme ile karşı karşıyayız. Ve onun kaynağı da aradan yıllar geçmesine rağmen yine 28 Şubat.
17 Ağustos depremini “ilahî tokat” olarak yorumladığımız için 2002’de hakkımızda verilen, adlî sicilden silinen, ama arşiv kaydında hâlâ duran mahkûmiyet kararı, 14 sene sonra basın kartımızın yenilenmesine engel olarak gösteriliyor.
Benzer bir durum, yine 28 Şubat döneminde bir yazısı sebebiyle yine DGM tarafından hapse mahkûm edilen Yazarımız Ali Ferşadoğlu’nun da başında.
Arşiv kaydına göre o da “sabıkalı” olduğu için yeni basın kartı verilmiyor. Durumunun “tekrar değerlendirilmesi” için, arşiv kaydını sildirmesi veya mahkemeden “yasaklanmış hakları”nın iadesini öngören bir karar çıkarttırması isteniyor.
Yayın Koordinatörümüz Mustafa Döküler’in kart mahrumiyeti ise çok daha eskiye ve derine dayanıyor. Sorumlu Yazıişleri Müdürüyken açılan bir 5816 davasından aldığı mahkûmiyet kararı, onu sürekli bir “kart yasaklısı” haline getirdi.
Senelerdir Yeni Asya’nın yayınında üst düzey görev ve sorumluluklar üstlenmiş bir emektar olarak, anasının ak sütü gibi helal olan basın kartı hakkı, bu maddeden dolayı verilen mahkûmiyet sebebiyle kalıcı olarak gasp edilmiş durumda.