Devletin tüm kurumlarıyla başörtüsü karşıtı son derece katı bir
çizgiye kaydığı 28 Şubat sürecinde Demirel, bir yere kadar bu
gidişatı frenlemek için çalıştı.
Medyada “MGK başörtüsü yasağı için karar aldı” gibi haberler
çıkınca “Bu MGK’nın işi değil” gibi sözlerle olayın o yönde
şekillendirilip büyütülmesini engellemek istedi.
Ancak şartlar aleyhte gelişiyordu.
Yasakçı paranoya, irtica simgesi olarak damgaladığı başörtüsünü, AYM’nin RP ve devamı FP için verdiği kapatma kararlarında en önemli gerekçe olarak gösterdi. 1999 seçiminde başörtüsüyle seçilen Merve Kavakçı’ya yönelik “devlet tepkisi” yine aynı paranoyanın bir başka tezahürüydü. Arkaplan bilgileri, Kavakçı’nın yemin etmesine izin verilmesi halinde Meclisin bir asker müdahalesine dahi maruz bırakılacağı yönündeydi.
Öyle ki, FP yönetimi bile kendi vekilini yalnız bıraktı, sahip çıkamadı, ama kapatılmaktan yine kurtulamadı. Kavakçı o günlerde Erdoğan dahil kimlerden ne gibi telkinler aldığını geçmişte anlatmıştı, yine anlatmalı.