Düzenli aralıklarla kamuoyu araştırmaları yaptırarak toplumun nabzını tutmaya büyük önem verdiği bilinen iktidar partisinin son araştırmalarından çıkan bir netice hayli manidar.
Toplumda hatırı sayılır bir kesimin giderek büyüyen endişesi “belirsizlik”miş.
Siyasetteki “fırtına öncesi sessizlik” durumu, OHAL uygulama ve tasfiyeleri, terörle mücadele, Suriye’deki vaziyet, Fırat Kalkanı harekâtı, Irak’la yaşanan kriz, AB ile ilişkilerin koptu kopacak noktasına gelmesi, Trump sonrası ABD ile ilişkilerin geleceği, dolardaki hızlı yükseliş...
“Yenikapı ruhu”nun Saray ve iktidar politikalarına itirazsız boyun eğme talep ve beklentisine dönüştürülmesi, kalkışma sonrasında ortaya çıkan uzlaşma görüntüsünü kısa sürede dağıtıp berhava etti.
Gündemi başkanlığa odaklama çabaları, buna ciddî katkı sağlayan MHP’nin satranç oyunlarıyla sürerken, muhalefetin diğer kesimlerindeki tepkiyi arttırdı.
HDP’ye yönelik operasyon, gözaltı ve tutuklamaların hız kesmeden sürmesi, o alanda yeni tepki birikimlerine yol açıyor.
Darbecilerle mücadele gerekçesiyle yapılan “FETÖ” tasfiyelerinin, neredeyse bütün muhaliflere uzanarak devamı da.
“FETÖ”nün siyasî ayağına dair tartışmalar ise, konuyu, iktidar cenahını vuracak bir bumeranga çevirme istidadında.
İktidar çevrelerinde hemen herkes tedirginlik içinde birbirini kolaçan ediyor.
Yine iktidar cenahında bir kesim “15 Temmuz’u asla unutturmayacağız” derken, Gül ve Bakan Şimşek gibi isimlerin “Artık bu travmayı aşıp geride bırakalım ve önümüze bakalım” çağrısı yapmaları, bir başka kritik ayrışmanın işareti gibi.
Peş peşe gelen beklenmedik “aykırılık”lar da. Meclis Adalet Komisyonunda bazı AKP’li üyelerin bir maddede Bakana rağmen oy kullanmaktaki ısrarları ve tecavüz davaları için öngörülen düzenlemeye kadın vekiller ve partililerden gelen yoğun tepkiler, bunun son günlerdeki iki örneği.