Birbirini takip eden vahim hukuk skandalları dizisine,
arkadaşımız Nur Ener’in, evine yapılan bir geceyarısı baskınıyla
gözaltına alınıp, üç gün sonra çıkarıldığı mahkeme tarafından, “içi
boş” gerekçelerle tutuklanması eklendi.
Gerekçelerden biri, Nur hakkında, vaktiyle fakültede okurken
birlikte kaldığı kişilerden birinin, sonradan yaptığı suç
duyurusu.
Bu kişi söz konusu şikâyeti yapmış, ama biraz zaman geçip vicdanıyla baş başa kaldığında nedamet duymuş ve Nur’u arayıp, “Bir anlık kızgınlıkla böyle bir halt ettim, pişmanım, hakkını helâl et” deme ihtiyacı duymuş.
Ama artık ok yaydan çıktığı ve bu nedametten savcının haberi olmadığı için, Nur durduk yere “şüpheli” konumuna düşmüş.
İkinci gerekçe, Nur’un telefonunda bylock bulunduğu iddiası. Nur diyor ki: “Bunu ben yüklemedim, vaktizamanında birlikte kaldığım arkadaşlardan biri ‘Telefonum bozuldu, seninkini kullanabilir miyim?’ dedi, ben de verdim, muhtemelen o zaman yüklenmiş olabilir, ama ben hiç bylock kullanmadım.”