Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın “Normal zamanda yapamayacağımız birçok
şeyi yapmamıza imkân verdi” dediği OHAL’in ikinci üç aylık
dönemindeyiz.
Darbe, darbeciler ve terörle mücadele gerekçesiyle yapılan tasfiye
ve operasyonlar hız kesmeden devam ederken, hukuk ve demokraside
hızla geriye gidiyoruz.
Hedefe konulup evvelâ kayyım darbeleriyle çökertilen, sonra OHAL KHK’larıyla kapısına kilit vurulan medya organlarının ardından sıra Cumhuriyet gazetesine geldi.
Oysa Başbakan bu operasyon sorulduğunda “Öyle birşey yok” demişti (22.9.16).
Başından beri Gülen karşıtı çizgisiyle bilinen gazetenin “FETÖ ve PKK destekçiliği” ile suçlanıp, yayın çizgisinin, manşetlerinin, köşe yazılarının sorgulandığı operasyonun içte ve dışta yol açtığı yoğun tepkileri iktidar “Hedef gazete değil, vakıf” diye göğüslemeye çalıştıysa da zorlanıyor.
AKP medyasında bile eleştirilen soruşturmayı yürüten savcının bir “FETÖ” davasında sanık olarak yargılandığının ortaya çıkması ise olayı skandala dönüştürdü.