(Dünden devam)
Öte yandan, 90’lı yılların ilk yarısında kent terörünü etkisiz kılma noktasında sivil güvenlik güçlerinin ciddî mesafe aldığı görülürken, henüz AB sürecinin söz konusu olmadığı bir ortamda “MİT’i sivilleştirme” atağının başlatılması da demokrasi adına oldukça önemliydi. Bütün bunlar, Türkiye’yi terör tehdidiyle demokrasi içinde kalarak da mücadele edebilecek duruma getiren önemli gelişmelerdi.
3 Kasım 2002 seçiminden sonra işbaşı yapan AKP, böyle bir altyapıyla yola çıktı. Ve AB sürecinin olağanüstü katkılarıyla devam etti. İktidarının daha ilk günlerinde gerçekleşen Hablemitoğlu suikastı ve 2003 Kasım’ındaki İstanbul patlamalarıyla yüzünü gösteren terör tehdidini bu birikim ve katkılarla aşabildi.
Ama son günlerde gerek Güneydoğu’da, gerekse kimi turizm merkezlerinde terör olaylarında gözlemlenen tırmanış gösteriyor ki, AKP iktidarının terörle sınavı devam ediyor. Ve bu sınav giderek daha da kritikleşiyor. Güneydoğu’da peş peşe gerçekleşen tren saldırıları, yol kesip asker kaçırmalar ve eşzamanlı olarak Çeşme ve Kuşadası gibi turistik yerlerde meydana gelen ölümlü ve yaralanmalı patlamalar endişeyle takip edilmekte.