Kemalist zihniyetin, bilhassa kendi hedeflerine uygun bir toplum
inşa etme projesini akamete uğrattıkları için çok öfkelendiği
cemaatleri tasfiye etmek amacıyla her yola başvurduğu, bilinen bir
gerçek.
1950 öncesi tek parti devrinde ve sonrasındaki ihtilal dönemlerinde
Bediüzzaman ve Nur Talebeleri başta olmak üzere cemaatlere yapılan
amansız baskı ve tazyikler tarihin kayıtlarında.
Polis ve jandarma baskınları, gözaltılar, tutuklamalar, mahkemeler, maddî ve manevî işkenceler, ardı arkası gelmeyen psikolojik harekâtlar, yalan ve iftiraya dayalı kara propagandalar, akıl almaz yıldırma taktikleri ve provokasyonlar, içeriden bölüp parçalama fitneleri...
Bunların özellikle “fitne” versiyonları cemaatlerde nisbeten hasara yol açtı, ama genel anlamda bakıldığında hizmetleri engelleyemedi. Tam tersine daha da gelişmesine vesile oldu. Her koldan yapılan yoğun baskılara ve bunun yanı sıra başvurulan dessasça taktiklere rağmen cemaatler yok edilemedi, tam tersine daha da güçlenip taban buldu, yaygınlaştı.