Seçilmiş iktidarın hukuk devleti ve demokrasi prensiplerini
zorlayan tasarruf ve icraatlarının görmezden gelinip, “demokrasiye
destek” adı altında hükümetin yanlış icraatlarına da alkış
tutulduğunda işin rengi değişir.
Son gelişmelerden sonra ortaya çıkan tablodaki kamplaşma
görüntüsünde, farklı cemaat ve hizmet gruplarınca teşkil edilen
STK’ların ağırlıklı şekilde iktidarın yanında saf tutmaları, bu
açıdan sıkıntılı bir durum oluşturuyor.
Ve 28 Şubat öncesinde büyük ölçüde RP’ye endekslenmek suretiyle yapılan hatanın, şimdi AKP ile ilişkilerde tekrarlandığı görülüyor.
Nitekim farklı dindar kesimlerin, cemaat ve tarikatların kurduğu STK’lar, iktidarı destekleyen deklarasyonlara imza attırılıyor veya kendilerine haber dahi verilmeden isimleri kullanılıyor ve bu yolla hazırlanan tam sayfa ilanlar gazetelerde yayınlatılıyor.
Bu yetmiyor, bazı ilahiyatçıların imzasını taşıyan başka bir bildiri daha hazırlatılıp o cenahtan da ayrı bir mesaj veriliyor.
Keza, Üstad Bediüzzaman’ın hayattaki talebelerine, benzer muhtevada bir deklarasyon yazdırılıp gazetelerde yayınlatılıyor; ayrıca bu zatlar toplu halde devlet televizyonuna çıkarılıp özel programlarda ağırlanıyor; bunun dışında tek tek bazı özel kanallarda ve “yandaş” gazetelerde “iktidara destek” mesajları verdiriliyor.