Seçim, parlamento, basın, yargı ve üniversitenin ağır baskılara
maruz bırakıldığı bir ortamda diğer kesim ve kurumların da bu
baskılardan etkilenmemesi elbette ki düşünülemez.
Meselâ sendika, dernek, vakıf ve sivil toplum kuruluşları hür mü?
Sendikacılık zaten çok önceden beri “bitirilmiş” durumda. Dernek,
vakıf, meslek kuruluşu gibi STK’ların çoğu da ya “gönüllü olarak”
iktidara biat etmiş veya “ele geçirilip teslim alınarak” biat
ettirilmiş vaziyette.
Toplumun tamamı “Ya yanımdasın, ya düşmanımsın” dayatmasına muhatap. 15 Temmuz sonrasında uzlaşma referansı olarak ortaya atılan “Yenikapı ruhu” bile iktidara tâbi olmak şeklinde yorumlanıyor.
Aynı şekilde millî irade kavramı iktidara oy verenlerle tanımlanırken, her seçim sonrasındaki balkon konuşmalarında verilen “Bize oy vermeyenlerin de hükümetiyiz” mesajı fiilen geçersiz kılınıyor.
Böyle bir ortamda zihin ve vicdanların hür olduğundan söz etmek mümkün mü?